75
/ 100
Temel Mikrobiyoloji Sözlüğü
Mikrobiyoloji , hem yaşayan hem de cansız olan çok küçük şeylerin incelenmesidir. Yunanca kök mikrosuna (çok küçük anlamına gelir), biyolojiyi, (canlıların bilimi) eklerseniz mikrobiyoloji elde edersiniz.
Sözlüğe eklenmesini istediğiniz yeni açıklamaları yorumlara ekleyerek bize ulaştırabilirsiniz.
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
Ö
P
R
S
Ş
Ş
T
U
V
Y
Z
Tekil - Çoğul Listesi
A
Abakteriyel | Bakteri bulunmayan, bakterisiz olan. |
Abiyotik Çevre | Organizmanın topografi, jeoloji, iklim, inorganik besin maddeleri gibi biyolojik olmayan faktörlerden oluşan çevresi. |
Abiyotik Faktör | Canlı varlıkların hayatlarını önemli derecede etkileyen iklim faktörleri, toprağın özellikleri, suyun kimyasal yapısı gibi faktörler. |
Abortus | Düşük olayı ile uterus dışına atılan embriyo ya da fetus. |
Absorbsiyon | Emmek, içine çekmek, içine almak. |
Acetobacter | Asetik asit bakterileri. |
Acetyl-CoA Yolu | Prüvik asidin anaerobik ayrışımı sırasında polisakkaritlerin beta – hidroksibutrik asit oluşumunda izlediği yol. |
Acid-fast | Karbol fuksin gibi kuvvetli boyalarla boyandıktan sonra asitlendirilmiş alkol ya da seyreltik mineral asitlerle yapılan dekolorizasyona dirençlilik özelliği. |
Actinomycetes | Filaman (flament) yapan, birçok yönleri ile bakterilere bazı yönleriyle mantarlara benzeyen, sülfür granüllerine sahip ve gram pozitif bakteriler. Aktinomiset. |
Adaptasyon (1) | Giderek farklılaşan çevre şartlarına uyabilmek için canlıların gösterdikleri kapasite. Organizmanın çevresine uyumu ile oluşan bir evrim olayı. |
Adaptasyon (2) | Reseptörlerin farklı uyarılara karşı gösterdikleri uyum. |
Adenoviridae | İki iplikli DNA’ sı olan virüs grubu. Hayvanlarda bazı tümörlere neden olan, 70-90 nm çapında, 252 kapsomerden oluşan ikozahedral bir protein kılıfı içinde düz bir DNA ile çift heliksi kapsayan, bir çok serotipleri patojen olan virüsler. Adenovirüs tip 2 insan dahil memelilerde solunum yolu enfeksiyonlarına neden olur. |
Adsorbsiyon | Moleküllerin katı bir yüzeye yapışması, tek molekül tabakasından oluşan bir yüzey tabakasının oluşması. |
Adlandırma | Mikroorganizmaların belirli bir sistem dahilinde adlandırılması. Ayrıca bakınız; binomiyel adlandırma. Ayrıntılı bilgi için tıklayın. |
Aeriyal Hif | Havaya doğru yükselen hifler. Hava hifleri. Bu hifler çoğalma için gerekli sporları taşır. Fertil (förtil) hif adı ile de anılırlar. Ayrıca bakınız; vejetatif hif. |
Aerob | Ancak oksijenli ortamda yaşayabilen organizma. Aerobik. |
Aerobiyoloji | Havada taşınan organizmaları inceleyen bilim dalı. |
Aerobiyoz | Canlıların oksijen varlığında yaşaması. |
Aerojenik | Gaz oluşturan. |
Aerotaksi | Oksijene doğru (pozitif aerotaksi) veya oksijenden uzağa (negatif aerotaksi) doğru organizmanın hareketi. |
Aerotolerans Testi | Anaerob olduğundan kuşku duyulan bir izolatın atmosferik gereksiniminin belirlenme testi. Oksijene duyarlık testi |
Aerotolerant | Aslen anaerob olup, solunumunda atmosferde bulunan konsantrasyonda (%21) oksijen varlığına dayanabilen ve bu ortamda zayıf da olsa gelişebilen mikroorganizmalar. Bunlar zorunlu anaeroblardan farklı olarak atmosferik oksijene maruz kaldıklarında ölmezler. Bazı Clostridium türleri bu gruba girer. Ayrıca bakınız ; aerob, anaerob, mikroaerofil, fakültatif anaerob, fakültatif aerob. |
Aflatoksin | Aspergillus flavus tarafından oluşturulan karsinojen bir metabolit. Ayrıntılı bilgi için tıklayın. |
Agar | Besiyerlerini katılaştırmak için kullanılan kompleks bir polisakkarittir. Ayrıntılı bilgi için tıklayın. |
Agar agar | Besiyeri bileşimine katılan jelleştirici madde çoğu kez agar agar adı ile anılır. Bu kullanım, Nutrient Agar, MacConkey Agar gibi katı besiyerlerinin adları ile saf agarı ayırmak içindir. |
Agaropektin | Agar agar bileşiminde olan ve viskoz özellik veren bir madde. |
Agaroz | Agarın bileşimindeki 2 polisakkaritten birisi olup agarın jelleştirme özelliğini sağlar. Genellikle jel elektroforez çalışmalarında kullanılır. |
Agaroz Jeli | DNA parçalarını ayırmak için elektroforezde kullanılan jel. |
AIDS Virüsü | Kazanılmış bağışıklık noksanlığı sendromuna (AIDS ; Acquired Immunodeficiency Syndrome) neden olan bir grup retro virüs. Lenfo adeno patide izole edilen LAV, insan T-lenfositlerinde görülen HTLV-3, immun bağışıklık noksanlığında görülen IDAV ve ARV bu gruptandır. Hepsi insan bağışıklık noksanlığı virüsleri grubuna sokularak kısaca HIV olarak gruplandırılır. |
Akrognus | Konidyoforun ucunda oluşan |
Aktif Bağışıklık | Bir antijenle karşılaştığında vücudun kendi immun sistemi tarafından antikor oluşturması. |
Aktif Bölge | Bir protein molekülünde ligandın, enzim molekülünde substratın bağlandığı yer. |
Aktif Merkez | Bir enzim molekülünde substratın bağlandığı ve etkileşime girdiği yer. |
Aktifleştirici Enzimler | Amino asitlerin nükleotid monofosfatlarının aktivasyonu sırasında katalizör olarak iş gören enzimler. Örnek: Amino asil sentataz. |
Akut | Sert başlayan ancak kısa sürede iyileşme görülen bir infeksiyon ya da hastalık. Kronik olmayan. |
Aldehit Fuksin | Bazik fuksin ve aldehitle birlikte, pankreasın beta hücreleri, elastin, sülfatlı müsinler gibi sülfür içeren bileşiklerin boyanmasını sağlayan madde. |
Alem | Bölüm‘erin (Divisyon) bir araya gelmesiyle oluşan grup. |
Alfa Hemoliz | Kanlı agar besiyerinde kolonilerin etrafında soluk yeşil renkli bir alanın meydana gelmesi ile karakterize bir hemolizdir. Hemoglobinin methemoglobine indirgenmesidir. Ayrıca bakınız; beta hemoliz ve gama hemoliz. |
Alg | Fototrofik ökaryotik mikroorganizmalar. Yosunlar olarak da bilinirler. Likenleri oluşturan 2 mikroorganizma grubundan birisidir. Tek ya da çok hücreli olabilirler. Siyanobakteriler olarak da adlandırılan mavi-yeşil alglerin bilinen algler ile hiçbir ilişkisi yoktur. Ayrıca bakınız Cyanobacterium. |
Alkalifil | Alkalofil. Gelişme optimumu alkali olan (pH 8-11) olan mikroorganizmalar. Rhizobium ‘lar tipik alkalifil organizmalardır. Ayrıca bakınız; asidofil. |
Alkalifilik | Alkali koşullarda optimum gelişebilen. |
Alkol | Doymuş karbon atomuna bağlı hidroksil gurubu içeren bileşikler. Aksi belirtilmez ise alkol denildiğinde etil alkol anlaşılır. |
Alkol Fermentasyonu | Pirüvik asitten karboksil grubunun çıkarılması ile iki karbonlu asetaldehidin oluştuğu ve bunun da NADH ‘den elektron alması sonucu son ürün olarak etil alkolün oluştuğu ve bazı anaerob organizmalar tarafından kullanılan bir metabolik yol. |
Allerjen | Allerjiye neden olan herhangi bir madde. |
Allerji | Bazı allerjenlere yani allerji meydana getiren maddelere karşı vücutta doğuştan veya sonradan gelişen aşırı duyarlılık. |
Alt tür | Tür‘erin (Species) bir alt kısmı. |
Alternaria | Yaygın bir küf (mantar) cinsi. |
Alyuvar | Kırmızı kan hücresi, Eritrosit olarak adlandırılır.Omurgalı hayvanların kanında bulunan, memelilerde yuvarlak ve çekirdeksiz, sadece lama ve devede diğer omurgalılarda olduğu gibi, oval ve çekirdekli olan, içindeki hemoglobinle oksijeni +bağlayarak taşınmasını sağlayan hücredir. |
Amaçlı Mutasyon | Mutajen ilavesi ile yapılan mutasyon. |
Amfoterik | Ortamın pH derecesine göre bir bileşiğin hem bazik hem asidik olmak üzere iki taraflı iyonize olma durumu. |
Amino asit | Genel formülü R-CH(NH2)COOH olan bir bileşik sınıfı. R, bu sınıftaki çeşitli amino asitleri belirleyen yan zincirdir, hidrojen ya da organik bir madde olabilir ve amino asidin özelliğini belirler. Optik olarak D ve L izomerleri vardır. Canlı organizmalarda proteinin yapısında L izomeri bulunur. Doğada yirmi çeşit amino asit vardır. Ototrof organizmalar tarafından sentezlenen proteinin temel birimidir ve sindirimde proteinin parçalanmasıyla oluşur. |
Amino Grubu | -NH2. |
Amip | Bir ya da daha fazla pseudopodya (yalancı ayak) oluşturarak şeklini önemli ölçüde değiştirebilen ve bu şekilde hareket sağlayan ökaryotik mikroorganizma. |
Amipsi | Amip gibi, ameboid. |
Amipsi hareket | Sitoplazmanın geçici olarak oluşturulan bir çıkıntıya (psöydopodya, yalancı ayak) akması ile sağlanan amipsi hareket şekli. |
Amphitrichious | Bakteri hücresinde hücrenin iki ucundan çıkan birer flagella. Amfitrik |
Amplifikasyon | Büyütme, çoğaltma, genişletme, yükseltme. |
Anabolizma | Organik ya da anorganik basit maddelerden genellikle enerji gerektirerek temel hücresel bileşenlerin sentezlendiği metabolizma. Ayrıca bakınız; katabolizma. |
Anaerob | Gelişmesi için solunumda oksijen (hava) olmaması gereken. Bu grup mikroorganizmalar atmosferik oksijen konsantrasyonunda (%21) gelişemez. Obligat anaeroblar karbondioksit inkübatöründe dahi gelişemezler. Tetanos bakterisi (Clostridium tetani) anaerob bir organizmadır. Bu bakterilerin geliştirilmesi için özel sistemler gerekir. Ayrıca bakınız ; aerob, mikroaerofil, aerotolerant, fakültatif anaerob, fakültatif aerob. Ayrıntılı bilgi için tıklayın. |
Anaerobik | Serbest atmosferik oksijenin olmadığı ortamlarda gelişebilen. Ayrıca bakınız ; anaerob. |
Anaerobik Solunum | Anaerobik koşullardaki solunum. Normal solunumda son elektron akseptörü oksijen değil, karbon dioksit, demir, fumarat, nitrat, nitrit, nitroz oksit, sülfat, sülfür vs. ‘dir. Anaerobik solunum, fermantasyondan farklı olarak elektron transport zincirini elektronu gidermek için kullanır. Ayrıca bakınız; fermentasyon. |
Anaerobiyos | Moleküler oksijenin bulunmadığı koşullardaki yaşam. |
Anaerojenik | Gaz oluşturmayan. |
Anerji | Özel bir antijene cevap verilmemesi hali. Organizmanın savunma yeteneğinin kaybolması. Takatsizlik, zafiyet hali. |
Angstron | 1 metrenin on milyarda biri. A simgesi ile gösterilir. |
Anoksijenik | Oksijen oluşturamayan. Ayrıca bakınız; oksijenik. |
Anoksijenik Fotosentez | Yeşil ve menekşe bakterilerde görülen ve oksijenin çıkarılmadığı bir fotosentez şeklidir. Bunlarda ışık enerjisi ATP sentezi için siklik fotofosforilasyon kullanılır. |
Antagonist | Mikroorganizmaların birbiri üzerine olumsuz etkisi. Sinerjik etkinin tersi. |
Anteridyum | Erkek gamet |
Antibiyogram | Bir mikroorganizmanın çeşitli antibiyotiklere duyarlığının belirlenmesi için yapılan test. |
Antibiyotiğe Dayanıklı Genler | Plazmitlerde bulunan ve çeşitli antibiyotiklere karşı girdikleri ya da bulundukları hücreyi dirençli hale getiren genler. Ayrıca bakınız; R plazmitleri. |
Antibiyotik | Mikroorganizmalar tarafından üretilen ya da sentetik olarak elde edilen, diğer mikroorganizmalar üzerinde gelişmeyi durdurucu ya da öldürücü etki yapan bileşikler. |
Antifagosit | Vücuda giren bakteri, yabancı madde ve diğer hücresel kalıntılara karşı fagositoz yeteneğinin inhibisyonu. |
Antijen | Bağışık yanıta neden olan moleküler yapı. İmmunojen. |
Antijen Bağlanma Yeri | Özel olarak antijen bağlayan imunoglobulin molekülünün bir parçası. Her antikor molekülünün iki antijen bağlama yeri vardır. |
Antijenik determinant | Antijen molekülünün, antikor molekülüne (imunoglobulin ya da T hücresi) bağlandığı bölgesi. Epitop. |
Antikoagülant | Kanın pıhtılaşmasını engelleyen herhangi bir madde. Örnek: heparin, hirudin. |
Antikor | Özel bir antijene cevap olarak B lenfositleri ve plazma hücreleri tarafından meydana getirilen ve bağışıklıktan sorumlu olan glikoprotein yapısındaki maddeler. İmunoglobulinler (IgG, IgM, IgA, IgD ve IgE tipleri) ve bunların alt grupları gibi kazanılmış bağışıklık elemanları. |
Antimikrobiyel | Mikroorganizma tarafından üretilen ya da sentetik olarak elde edilen ve mikroorganizmaları öldüren ya da gelişmesini baskılayan kimyasal madde. |
Antimikrobiyel İlaç | Vücut dokusuna zarar vermeden patojenleri tahrip eden herhangi bir kimyasal madde. Ayrıca bakınız; antimikrobiyel. |
Antimisin A | Streptomyces griseus ‘tan izole edilen ve elektron taşıma zincirinde elektronların sitokrom b ‘den sitokrom c ‘ye taşınmasını engelleyen bir antibiyotik. |
Antiseptik | İnsan, hayvan ve bitkilerin dokularına yerleşerek hastalığa yol açan mikroorganizmaları öldürmek amacıyla kullanılan maddeler. Ayrıca bakınız; antibiyotik ve dezenfektan. |
Antiserum | Bağışıklıktan sonra elde edilen ve özel antikorlar kapsayan serum. |
Antitoksik | Toksinin etkisini ortadan kaldıran, toksini nötralize eden. |
Antitoksin | Antijen özelliği gösteren toksine karşı oluşan antikor. Bu antikor toksin ile birleşerek onun etkisini ortadan kaldırır. |
Antiviral | Virüslere etkili, virüslerin zararlı etkilerini önleyen. |
Antiviral protein | Virüs çoğalmasını durduran herhangi bir protein. |
Antrofofilik | Microsporum audouinii de olduğu gibi genellikle sadece insanları infekte eden mantarlar. |
Apikal | Herhangi bir hücre, yapı veya organın üst, uç kısmı. |
Apikulus | Bir hücre ya da konidinin bir ya da her iki ucundaki kısa çıkıntı. |
Apofisis | Sporangioforun kolumellanın hemen altından çıkması. |
Apse | Lokal olarak iltihap yapıcı (piyojen) bakteri enfeksiyonlarıdır. Vücudun her yerinde ve her organında gelişebilir. |
Arbovirüs | Artropod kaynaklı virüsler. |
Arkebakteri | Monera içinde gerçek peptidoglikan yapıları olmayan ve bazı özellikleri bakımından bakterilerden ayrı bir grup olarak tanımlanan, aşırı sıcak, aşırı tuzlu ortamlarda yaşayabilen mikroorganizmalar. Önceden Archaebacteria olarak adlandırılırdı. |
Artrit | Eklem iltihabı. |
Artrospor | Bölmeli hiflerin parçalanmasıyla oluşan eşeysiz fungus sporu. |
Ascomycetes | Bilinen çoğu maya ve küfün bulunduğu fungi sınıfı. Bu sınıf içinde bulunan üyeler sudan karaya doğru olan evrimlerini tamamlamışlar ve böylece “yüksek fungi” olarak da adlandırılmaktadırlar. |
Asepsi | İstenmeyen organizmaların kirliliğinin bulunmaması. |
Aseptik Teknik | Hücre, doku ve organ kültürlerinde mikroorganizmaların girişini önlemede kullanılan işlemler. Mikroorganizma enfeksiyonunun ve bulaşmanın (kontaminasyon) olmaması. Sterilitenin korunması için steril ekipman ve besiyerlerine uygulanan koruyucu işlem. |
Asetolaktis | Bazı metanojenler tarafından asetatın metan ve karbondioksite parçalanması. |
Asidofil | Optimum gelişmeleri genellikle pH 6 ‘nın altında olan ve nötr üzerindeki pH ‘larda gelişemeyen ya da çok zayıf gelişebilen organizmalar. Ekstrem asidofiller pH 1 değerine kadar gelişebilirler. Acetobacter, laktik asit bakterileri, mayalar ve küflerin büyük çoğunluğu tipik asidofil organizmalardır. Ayrıca bakınız; alkalifil. |
Asidofilik | Optimum olarak asit ortamlarda gelişebilen. |
Asidotolerant | Aside dirençli. |
Askokarp | Askosporları içeren gövdeli yapı. |
Askospor | Ascomycetes sınıfında görülen, askus denilen sporangiyumlarda iki – sekiz adet olarak meydana gelen haploid spor. |
ASO | “Antistreptolizin O” için kullanılan kısaltma. Streptolizin, “Hemolitik Streptokok” adı verilen bakterilerin salgıladığı toksinin adıdır. Bu toksinin varlığını tespit için yapılan tetkike de ASO denilir. ASO, romatizma gibi bazı hemolitik streptokok enfeksiyonlarında yükseldiği için, teşhiste ASO değerleri önem taşır. Klinik streptokoklar için tıklayın. |
Aspergillus | Yaygın bir küf (mantar) cinsi. |
Aspergillus fisherii | Isıya dayanıklı olma özelliği nedeni ile genellikle meyve suyu ve konsantrelerinde sorun çıkaran bir küf türü. |
Aşı (1) | Bazı hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda enjekte edilen ölü ya da zayıf bakteri süspansiyonu. |
Aşı (2) | İnokulasyon. |
Avirulent | Kısıtlı patojenik potansiyeli olan mikroorganizma. |
Azot Fiksasyonu | Başta Rhizobium olmak üzere baklagillerle ortak yaşam sonunda havanın serbest azotunu bitkiye kazandırma işlemi. Azotobacter cinsi bakteriler serbest olarak da azot fiksasyonu yapabilmektedir. |
B
B lenfosit | Hümoral bağışıklıkta etkili olan, immünoglobulinleri sentezleyen lenfositlerdir. |
Bacillus | Toprak ve havada bulunan, gıda maddelerinin bozulmalarında da rol oynayan çubuk şeklinde, spor oluşturan, kapsül oluşturan, bazılarında kamçı bulunan Gram pozitif bir bakteri cinsidir. Türlere göre değişmek üzere aerob ya da fakültatif anaerob olarak solunurlar. B. subtilis bu cinsin tipik üyesidir. |
Bağışık | Bir canlının dolaşım sisteminde, antijene karşı olan antikorları ya da T lenfositleri taşıması sonucu mikrop bulaşmasına dayanıklı olması. |
Bağışıklık (imunite) | Bir canlının dolaşım sisteminde, antijene karşı olan antikorları ya da T lenfositleri taşıması sonucu o maddeye karşı direnç kazanıp dayanıklı olması. |
Baird – Parker Agar | Staphylococcus ve Micrococcus cinsi bakterilerin aranması / sayılması için kullanılan besiyeri. Genellikle yumurta sarısı – tellurit emülsiyonu, özel çalışmalarda kan ilavesi ile kullanılır. Daha fazla bilgi için tıklayın. |
Bakteri | Tek hücreli prokaryotik mikroorganizmalardır. Bir yaklaşıma göre Arke (arkebakteri) dışında kalan bütün prokaryotlara bakteri denilmektedir. |
Bakteri Toksinleri | Bakteriler tarafından oluşturulan toksinler. |
Bakterisidal | Bakterisit etkisi olan. |
Bakterisit | Bakteri öldüren kimyasal maddelerin genel adı. Bakteri üzerindeki etki konsantrasyon ve süreye bağlıdır. Ayrıca bakınız; bakteriyostatik. |
Bakteriüri | İdrarda bakteri bulunması. |
Bakteriyofaj | Bakteriye özgü virüs. |
Bakteriyoloji | Mikrobiyolojinin bakterilerle ilgilenen dalı |
Bakteriyosin | Bazı bakteriler tarafından oluşturulan ve diğer bakteriler üzerinde olumsuz etki yapan antibiyotik benzeri maddeler. |
Bakteriyostatik | Bakterilerin gelişmesini durduran kimyasalların genel adı. Bakteri üzerindeki etki konsantrasyon ve süreye bağlıdır. Ayrıca bakınız; bakterisit. |
Bakteroit | Biyolojik azot fiksasyonu yeteneğinde olan ve baklagil kökünde görülen Rhizobium nodülü. |
Barofil | Yüksek hidrostatik basınçta optimum gelişme gösteren mikroorganizmalar. |
Barotolerant | Normal hidrostatik basınçta optimum gelişmekle beraber, yüksek basınca dayanıklı olan mikroorganizmalar. |
Basidiomycetes | Şapkalı mantarların bulunduğu fungi sınıfı. |
Basil | Çubuk şeklindeki bakterilerin genel adıdır. Örneğin Koch basili, koli basili vb. |
Basit Boyama | Tek boya kullanılarak yapılan mikroskobik inceleme. |
Bazidiyofor | Karakteristik olarak Basidiomycetes sınıfı üyeleri tarafından bazidyum içinde oluşturulan spor. |
Bazik Fuksin | Doku kesitlerinin ve bakterilerin boyanmasında kullanılan bir boya. |
Bazofil Lökosit | Sitoplazmasında bazofil granül ve S şeklinde loplu bir çekirdek bulunması ile diğer kan hücrelerinden ayırt edilen, kanda düşük oranda bulunan bir akyuvar tipi. |
BCGI | 5-bromo-4-chloro-3-indoxyl-β-D-glucuronide. E. coli O157:H7 analizinde MUG yerine kullanılan substrat. |
Bellek Hücresi | Bağışıklık hafızasından sorumlu hücreler. Antijenlere ilk defa maruz kalınca çoğalmaları sınırlı olan uzun ömürlü B hücreleri ve T hücreleri. Hafıza hücreleri. |
Besiyeri | Mikroorganizmaların geliştirilmesi, korunması vb. amaçlara uygun olarak hazırlanmış katı ya da sıvı ortamlar. Amaca göre genel, selektif, zenginleştirme vb. farklı bileşimlerde olur. |
Beta Hemoliz | Kanlı agarda koloniler etrafında tamamen renksiz bir alan oluşması ile meydana gelen hemolizdir. |
Bilateral | Her iki tarafta da olan, iki taraflı. |
Binomiyel Adlandırma | Canlıları cins ve tür olmak üzere iki kelime ile tanımlayan sistem. |
Bipolar | İki ucu veya iki kutbu olma durumu. |
Bipolar Tomurcuklanma | Mayalarda her iki uçtan oluşan tomurcuklanma şekli. |
Biyoteknoloji | Canlı mikroorganizmalar ve/ veya enzimleri kullanılarak yapılan endüstriyel uygulama. |
Biyotik | Canlılığa ait. |
Biyotik Çevre | Bir organizmanın diğer organizmalarla olan ilişkilerinin yer aldığı çevre. |
Biyotik Faktör | Canlı varlıkların hayatını önemli derecede etkileyen besin faktörü, yırtıcılık, rekabet, parazitlik gibi faktörler. |
Biyotik Potansiyel | Bir popülasyonda ölümlerin en az, çoğalmalarında en yüksek düzeyde olması sonucu popülasyonun en çok artma oranı. |
Biyotip | Bir organizmanın biyolojik ya da biyokimyasal tipi. Aynı biyotipte olan organizmalar kesin olarak aynı biyolojik ya da biyokimyasal karakteristikleri gösterirler. Belirli anahtar göstergeler doğada biyotiplerin dağılımı ya da salgınlarda biyotipleri belirlemek için kullanılır. |
Blastokonidyum | Mayalarda olduğu gibi tomurcuklanma ile oluşan spor. |
Botulin | Clostridium botulinum toksinleri. Ayrıca bakınız; botulizm ve Clostridium botulinum. |
Botulizm | Clostridium botulinum toksinleri ile meydana gelen zehirlenme. |
Boyama | Mikroorganizmaların mikroskop altında incelenmesi için kullanılan teknikler. |
Brain – Hearth Broth (Agar) | Genellikle zor gelişen bakterilerin geliştirilmesi için kullanılan besiyeridir. Özellikle Staphylococcus aureus ‘da koagulaz testi için bakterinin bu besiyerinde geliştirilmesi önerilmektedir. |
Breed Yöntemi | Genellikle çiğ sütte yapılan mikroskobik sayım. |
Brucella | Bruselloz da dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açan bakteri. |
Brusellozis | Brucella cinsi bakterilerin neden olduğu hastalık. Brucelloz. |
C
C tipi virüs | Elektron mikroskobundaki görünüşe göre tarif edilen, merkezi olarak yer alan küresel bir RNA nükleotidi bulunan, birçok sarkom ve lösemi tiplerine neden olduğu düşünülen, bir tip RNA ürünü. |
CAMP Testi | Christie, Atkins, and Munch-Peterseon adlı araştırıcıların isimlerinin ilk harflerinden oluşan bir test. Mikrobiyolojide farklı uygulamalarda kullanılır. Listeriamonocytogenes ‘in tanımlanma örneği için tıklayın. |
Cefixime | Sefalosporin grubu ikinci kuşak oral yolla kullanılan bir antibiyotik. E. coli O157:H7 analizinde de kullanılır. |
Cerahat | Alyuvarlar (lökositler), bakteri ve yıkılmış doku kalıntıları gibi iltihap ürünlerini kapsayan doku sıvısı. İrin. |
Chapman Agar | Gıda ve diğer materyalde Staphylococcus türlerinin aranması / sayılması için kullanılan besiyeri. |
Cins | İlgili türlerden oluşan biyolojik grup. |
Clostridium botulinum | Gram pozitif, sporlu, anaerob çubuk şeklinde bakteri. Botulin adlı toksinlerinin neden olduğu botulizm öldürücü bir hastalıktır. |
Clostridium perfringens | Bazı gıdalarda bulunan ve hastalığa neden olan Gram pozitif, anaerob çubuk şeklinde bakteri. |
Clostridium tetani | Tetanos etmeni. |
Clumping Faktör | Stafilokokların hücre duvarına yapışık olarak bulunan kümeleştirme veya çöktürme faktörü anlamına gelen bir çeşit koagulaz enzimidir. |
Col Plazmidi | Escherichia coli gibi bazı bakterilerde bulunan ve kolisini kodlayan plazmit. |
Coronaviridae | Soğuk algınlığı ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan, 80-160 nm çapında, tek iplikçikli RNA içeren (pozitif iplikçikli), kılıflı, kılıfın üzeri çıkıntılarla kaplı bir virüs familyası. |
Cyanobacterium | Klorofil ve fikobilin içeren prokaryotik, oksijenik, fototrofik bakteriler. Siyanobakteriler. Önceden mavi – yeşil algler olarak tanımlanmakla beraber, alg olarak algılanmaları nedeni ile bu isim artık kullanılmamaktadır. |
Ç
Çekirdek | Ökaryot hücrelerde bir ya da daha fazla sayıda bulunan, kalıtım materyali olan DNA ile çeşitli organik ve inorganik maddeler kapsayan, çift zarla çevrelenerek sitoplazmadan ayrılmış olan hücre organeli. Nükleus. |
Çekirdek Zarı | Çekirdeğin etrafında bulunan ve çekirdek kılıfını oluşturan iki zarın her biri. Nükleus zarı. |
Çekirdekçik | Ökaryotik hücrelerin çekirdeği içinde, rRNA sentezi yapan ve ribozom alt birimlerinin birleşmesini sağlayan, ışığı çok kıran, esas itibariyle ribonükleoproteinlerden oluşan, interfaz çekirdeğinde bir ya da birkaç tane görülebilen yapı. Nükleolus. |
D
D Değeri | Herhangi bir öldürücü işlemde (ısıl işlem, ışınlama, kimyasal madde uygulaması vb.) popülasyonda %90 ölüm için (1 logaritma birimi azalma) için gereken süre. Ayrıntılı bilgi için tıklayın |
Dalgalı Zar | Bir hücreli kamçılı hayvanlarda, hücreye yapışık bulunan ve kamçı boyunca uzanarak kıvrımlar yapmış zar. |
Damlatma Yöntemi ile Sayım | Petri kutusuna önce agarlı besiyeri dökülüp katılaştıktan sonra sayım yapılacak örnekten 0,01 ml aktarılıp, damlanın besiyeri tarafından emilmesi ile yapılan sayım. Miles – Misra yöntemi adı ile de bilinir. |
Defektif Virüslar | Hücreleri bulaştıran fakat gerekli komponentleri olmadığı için o hücreler içinde çoğalamayan virüslar. |
Deformasyon | Şeklini bozma. |
Dekontaminasyon | Zararlı biyolojik maddelerin uzaklaştırılması, yok edilmesi. Fiziksel ve kimyasal kirliliğin temizlenmesi için de kullanılır. |
Denatürasyon | Bir makromolekülün geri dönüşsüz olarak yapısının bozulması ya da değişimi. |
Denitrifikasyon | Anaerob koşullarda nitratın gaz haldeki azota dönüşmesi. Bu işlem sonunda ekosistemden azot uzaklaşmış olur. |
Dermatit | Cildin iltihaplı durumu. |
Dermatofit | Trichophyton, Microsporum ya da Epidermophyton cinsi üyesi olan ve keratinden besin maddeleri sağlayabilerek, insan ve hayvanlarda deri, saç ve tırnakları infekte eden mantar türleri. |
Dermotropik Virüs | Hedef organı deri olan virüs. |
Deuteromyces | Eşeyli çoğalma aşamaları bugüne kadar saptanamamış olan Ağırlıklı olarak Ascomycetes ve Basidiomycetes üyelerinin toplandığı yapay bir sınıf. Fungi imperfecti (gelişmemiş funguslar) olarak da adlandırılırlar. Bu sınıftaki üyelerden eşeyli çoğalma aşaması saptananlar ilgili sınıflara taşınmaktadır. |
Dezenfeksiyon | İnfeksiyon etmenlerini vücut dışında olmak üzere kimyasal ve fiziksel yöntemlerle öldürmek, hasara uğratmak ya da sayısını indirmek. Uygulanan yöntem, kimyasal maddenin cinsi, konsantrasyon ve uygulama suresi ile infeksiyona neden olan etmenin türü dezenfeksiyon etkinliğinde önemlidir. |
Dezenfektan | Hastalık yapıcı mikroorganizmaları hasara uğratan ya da öldüren kimyasallar. |
Diferansiyel Boyama | Birden fazla boya kullanılarak yapılan mikroskobik inceleme. Tipik örneği Gram Boyamadır. |
Diferansiyel Santrifüj Tekniği | Hücrelerin mekanik olarak bir homojenizer içinde ezilip, parçalandıktan sonra donma derecesine yakın bir sıcaklıkta ve yoğun sakkaroz çözeltisi içinde çok hızlı santrifüj edilerek organeller ve inklüzyonların yoğunluklarına göre sıra sıra çöktürülmesinde kullanılan bir santrifüjleme tekniği. |
Diluent | Sayım aşamasında örneği seyreltmek için kullanılan çözelti. |
Dimorfik | Birbirinden farklı 2 mofolojik yapı gösteren. Örneğin, bir fungusun 25 – 30 C ‘de küf (mantar) formunda 35 – 37 C ‘da maya formunda olması. |
Diplobasil | Bölündükten sonra ayrılmayıp, çiftler halinde birbirine bağlı kalmış çubuk şeklindeki bakteriler. |
Diplobiyont | Hayat devrinde en az iki tip bireyle karakterize olan organizma. Ayrıca bakınız; dimorfik |
Diploit | 2n sayıda kromozoma sahip olan. |
Diplokok | Bölündükten sonra ayrılmayıp, çiftler halinde birbirine bağlı kalmış yuvarlak bakteriler. |
Direnç Faktörü | Birçok bağırsak bakterisinde bulunan ve antibiyotiklere dayanıklılık faktörü taşıyan plazmitler. R faktörü, rezistans faktörü. Ayrıca bakınız R plazmidi. |
Disentrik | İki sentromerli kromozom. |
Dizanteri Amibi | Bir hücrelilerin (Protozoa), kök ayaklılar (Rhizopoda) sınıfının, amipler (Amoebozoa) takımından, insanların bağırsaklarında asalak olarak yaşayan, kistleri dört çekirdekli olan ve amipli dizanteri hastalığının meydana getiren Entamoeba histolytica adı verilen parazit. |
Doğal Bağışıklık | Doğuştan olan,mikroorganizmalara özgül olmayıp, kalıtsal olarak türsel ve bireysel yapı sonucu meydana gelmiş bir bağışıklık. |
Doğal Plazma | Herhangi bir koagülant ilavesi olmadan elde edilen plazma. |
Dökme Yöntemi ile Koloni Sayımı | Petri kutusunda önce sayım yapılacak örnekten 1 ml aktarılıp, üzerine donma sıcaklığının biraz üzerinde (yaklaşık 45 C) agarlı besiyeri dökülerek yapılan sayım. |
Drigalski Spatülü | Yayma yöntemi ile sayımda kullanılan cam ya da metalden yapılmış kıvrık çubuk |
Durham Tüpü | Normal deney tüpü içine ters olarak yerleştirilen ve bu şekilde inkübasyon sonunda kültürün gaz oluşturup, oluşturmadığı test edilebilen küçük deney tüpü. |
E
E. coli | Gram negatif, çubuk şeklinde, genellikle zararsız, laktozu fermente eden, ortak yaşayan ve bazı suşları hastalık yapan, gen klonlamalarında gen ekspresyonları için konak organizma olarak kullanılan fakültatif anaerob bir bakteri. |
E. coli O157:H7 | Bugün için bilinen en tehlikeli gıda kaynaklı patojen bakteri. |
EHEC | Enterohemorajik E. coli. Tipik örneği E. coli O157:H7 serotipidir. E. coli O157:H7 serotipi için tıklayın. |
EIEC | Enteroinvaziv Escherichia coli. |
Ekinokok | Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit. |
Ekoloji | Organizmaların kendi aralarında ve çevreleriyle olan karşılıklı ilişkilerini inceleyen bir biyoloji dalı. |
Ekolojik Faktör | Canlı organizmaları etkileyen herhangi bir çevre faktörü. |
Ekolojik Niş | Organizmanın uyumu, fizyolojik tepkileri, kalıtsal ya da öğrenilerek elde ettiği özel davranışlardan doğan, komünitedeki ya da ekosistemdeki durumu. |
Ekolojik Tür | Belli bir ekolojik nişe bağlı ve bir tür gibi davranan ve çevredeki tür ile üreme yeteneğinde olan bir grup birey. |
Ekovirüs | İnce bağırsakta ve solunum sisteminde enfeksiyon yapan, solunum hastalıkları ve menenjite neden olan picornavirüs grubunda bir grup virüs. |
Ekstrem Halofil | Gelişmesi için genel olarak %10 ‘dan daha yüksek tuz (sodyum klorür) varlığına gerek duyan mikroorganizma. Ayrıca bakınız; halofil, halotolerant. |
Ekstrem Kserofil | Optimum gelişme için çok az nemli ortamları seven. |
Ekstrem Termofil | Çok yüksek sıcaklıkları seven. Ekstrem termofiller ile ilgili çalışmalarda inkübasyon sıcaklığı genel olarak 85 C ‘dır. Ayrıca bakınız ; psikrofil, mezofil, termofil, termolabil, termostabil, psikrotrof, termodurik |
Ekzojen | Hücre ya da vücudun dışında oluşan. |
Elektron Akseptörü | Oksidasyon redüksiyon reaksiyonunda elektronu alan oksidant madde. |
Elektron Donörü | Oksidasyon redüksiyon reaksiyonunda elektron veren redüktan madde. |
ELISA | Enzimle işaretli antikorlar aracılığı ile antikor ve antijen tespitinde kullanılan teknik. Enzyme-Linked Immunosorbent Assay. |
EMS | En Muhtemel Sayı. Sayımı hedeflenen mikroorganizma sayısı standart koloni sayım tekniği ile sayılamayacak kadar az olduğunda ya da mikroorganizmanın koloni oluşturması kısıtlı olan özel durumlarda veya koliform analizinde olduğu gibi sayım için gaz oluşumunun incelenmesi gibi durumlarda başvurulan bir sayım yöntemi. Bu yöntemle yapılan analiz sonucunda mikroorganizma sayısı EMS olarak verilir. |
Endemik | Bir bölgeye özgü, yerli olan. |
Endobiyotik | Diğer bir canlı içinde yaşayan. |
Endojen | Hücre ya da sistem içinden gelen; dokularda biyosentez ve yıkım olayları. |
Endoparazit | Vücut içinde yaşayan parazit. |
Endospor | Bakteri hücresi içinde oluşturulan, ısıl işlem, kimyasallar, radyasyon vb. olumsuz dış koşullara dirençli yapı. Gerçek spor. Ayrıca bakınız; spor. |
Enterik Ateş | Tifoid ateş. Bağırsak patojenlerinin neden olduğu ateş. |
Enterik Bakteriler | Pek çoğu sıcak kanlı hayvanların bağırsak sistemlerinde bulunan Gram negatif, fakültatif anaerob, çubuk şeklindeki bakterilerin genel adı. |
Enterobacteriaceae | Gram negatif, çubuk şeklinde aerob ya da fakültatif anaerob, oksidaz negatif bakterilerin bulunduğu familya. Tüm mikroorganizmalar içinde Escherichia coli ve Salmonella gibi en fazla tanınan türler bu familyadadır. |
Enteroinvazif | Mukoz yüzeyleri hatta bazen daha derindeki bağırsak dokularını istila eden. |
Enterokok | Fekal streptokok olarak da bilinen Gram pozitif streptokoklar. Gıda ve çevre örneklerinde fekal kontaminasyon göstergesi olarak aranırlar. Ayrıntılı bilgi için tıklayın |
Enteropatojenik | Bağırsakta hastalık yapan anlamında olup, daha ziyade EPEC için kullanılan bir deyim. |
Enterotoksijenik | Enterotoksin oluşturan. |
Enterotoksin | Mikroorganizmaların canlının bağırsak sistemine etkili toksinleri. |
EPEC | Enteropatojenik Escherichia coli. |
Epidemik | Belli bir bölgede, aynı zamanda çok büyük çapta bireyi etkileyen, hızla yayılan salgın hastalık. |
Epidemiyoloji | Bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkışını, bunların sıklığını, yayılmasında rol alan faktörleri ve tedavilerini konu alan tıp dalı. Salgın hastalıklar bilimi. |
Epitop | Antijenik determinant grubu. |
Epstein barr virüs (eb virüsu) | Lenfoid hücrelerde üreyen ve genç yaştaki insanlara bulaşarak çeşitli kanserlere yol açan bir herpes virüsü. |
Eritici Virüsler | Konak hücreye girer girmez çoğalmaya başlayan ve üremesi konak hücrenin erimesine neden olan virüsler. |
Eritrosit | Alyuvar |
Erwinia | Erwinia caratovora gibi bitki patojenlerinin de bulunduğu Enterobacteriaceae familyası bir bakteri cinsi |
ETEC | Enterotoksijenik Escherichia coli. |
Etiyoloji | Etken. Hastalık sebeplerini araştırıp inceleyen bilim dalı, hastalık sebebi. |
Etüv | İnkübatör ve kuru hava sterilizatörü anlamında kullanılan, sıcaklığı ayarlanabilen kabin. |
Eumycotina | Gerçek fungusları içeren grup. Bunlarda temel hücre yapısı hiftir. Ayrıca bakınız; Myxomycotina. |
F
Fagositoz | Bir maddenin hücre içine alınması işlemidir. Sırasıyla;hücreye tutunma, hücre içine alınma, fagozom oluşumu ve sindirim kademelerinden oluşur. |
Fagozom | Fagositozla alınan maddenin oluşturduğu vakuol. |
Faj | Kelime anlamı “yiyen” demektir. Mikroorganizmaları infekte eden virüs olarak tanımlanır. Sadece faj denildiğinde bakteri fajları (bakteriyofaj) anlaşılır. Fungusları infekte edenlere ise mikofaj denilir. Bazı tipleri klonlama vektörü olarak kullanılan, bazıları litik (T4 fajı), bazıları da bakteri içinde lizogenik şekilde (bakteriyofaj lambda) çoğalan, kalıtım materyali DNA (T serisi fajlar, Lambda fajları, M13 gibi) ya da RNA (tütün mozaik virüsü) olan virüslar. |
Fakültatif Aerob | Aslen anaerob olup, atmosferik oksijen varlığında da gelişebilen mikroorganizmalar. Ayrıca bakınız; aerob, anaerob, mikroaerofil, aerotolerant, fakültatif anaerob. |
Fakültatif Anaerob | Hem oksijenli hem de oksijensiz ortamda solunum yaparak gelişebilen. Koli basili olarak da bilinen Escherichia coli tipik bir fakültatif anaerob bakteridir. Ayrıca bakınız ; aerob, anaerob, mikroaerofil, aerotolerant |
Familya | İlgili cinslerden oluşan biyolojik grup. Familyayı oluşturan kelime aceae soneki ile biter. Örneğin, Enterobacteriaceae. |
Feçes | Dışkı. |
Fekal | Dışkı ile ilişkili. |
Fikoloji | Alg bilimi, Algoloji |
Filogenetik | Bir türün ya da yüksek taksonomik grupların soy gelişimi ve evrim geçmişi. |
Filoviridae | Kılıflı, tek iplikli sarmal RNA içeren, Ebola virüsünün de dahil olduğu, 80-14000 nm büyüklüğünde bir virüs familyası. |
Fimbria | Bakınız, pilus. |
Flagella | Flagellin adı verilen proteinden oluşan bakterilere özgü hareket organeli. |
Flagella Boyama | Bakteri hareket organı olan flagella varlığının gösterilmesi için uygulanan boyama yöntemi. |
Flamentli Mikrofungus | Klinik ve veteriner mikrobiyolojide “mantar” diğer mikrobiyoloji dallarında “küf (mold)” olarak adlandırılan canlı grubu. “Mantar” deyimi ile kavram kargaşası yaratmaması için flamentli mikrofungus olarak tanımlanmaktadır. |
Flamentsiz Mikrofungus | Mayaları tarif eden deyim. Ayrıca bakınız flamentli mikrofungus. |
Flaviviridae | Eklem bacaklılarda kopyalanabilen ve insanlara geçirilen, sarı humma ve hepatit C gibi hastalıklara neden olan, 40-50 nm çapında , tek iplikli RNA içeren (pozitif iplikli) , kapsidi ikozahedral şekilli, kılflı bir virüs familyası. |
Flora | Bir bölgenin bitki örtüsü topluluğu. Mikroflora ise bir ortamda bulunan mikroorganizmalar anlamındadır. |
Fotofosforilasyon | Işığı enerji kaynağı olarak kullanarak ATP gibi yüksek enerjili fosfat bağlarının sentezi. |
Fotoheterotrof | Işığı enerji, organik maddeleri karbon kaynağı olarak kullanan organizma. |
Fotootofof | Işığı enerji, karbon dioksiti karbon kaynağı olarak kullanan organizma. |
Fotosentez | Karbon dioksitten ışık enerjisi kullanarak karbohidratların sentezi. |
Fototaksi | Işığa doğru (pozitif fototaksi) veya ışıktan uzağa (negatif fototaksi) doğru organizmanın hareketi. |
Fototrof | Işığı enerji kaynağı olarak kullanan organizma. Ayrıca bakınız; fotoototrof, fotoheterotrof. |
Fungus (çoğulu fungi) | Kelime anlamı şapkalı mantarlardır. Bugün makrofunguslar (şapkalı mantarlar), flamentli mikrofunguslar (küfler) ve flamentsiz mikrofungusları (mayalar) içine alan alemi tanımlamaktadır. Kelimenin orijinalinden dolayı küf kelimesi yerine mantar da denilmektedir. |
Fungusit | Fungusları öldüren kimyasal maddelerin genel adı. Fungus üzerindeki etki konsantrasyon ve süreye bağlıdır. |
Fusarium | Yaygın olarak bir küf (mantar) türü |
Fusiform | İğ şeklinde ortası şişkin, uçlara doğru inceleni Beyzbol topu gibi şekli olan. |
G
G+C oranı | Her canlı türünde DNA ya da RNA ‘daki toplam nükleik asit içinde Guanin (G) ve Sitozin (C) oranı sabittir. Bu sabitlikten mikroorganizmaların tanımlanmasında yararlanılır. |
Gama Hemoliz | Kanlı agar besiyerinde hemoliz görülmemesi. Non-hemolitik denilen ve hemoliz yapamayan bakterilerin kanlı agardaki reaksiyonu. Ayrıca bakınız; alfa hemoliz ve beta hemoliz. |
Gastroenteritis | Mide barsak yangısı (ağrı, kramp). |
Gelişme | Mikrobiyolojide hücre sayısının ve hücresel içeriklerin artması. |
Gelişme Faktörü | Mikroorganizmalar tarafından sentezlenemeyen ve bu nedenle gelişme ortamında bulunması gereken önemli hücre bileşenleri. |
Generasyon Süresi | Bir popülasyonda sayının iki misli artması için gereken sure. İkilenme süresi. |
Genom | Prokaryot ya da ökaryot organizmalardaki genetik materyalin hepsi. |
Geri Mutasyon | Mutasyona uğramış genin normal haline dönmesi. |
Germisit | Özellikle patojenler olmak üzere hücre öldürücü kimyasal madde. |
Giardiasis | Giardia intestinalis adlı parazitin neden olduğu hastalık. |
Giemsa Boyama | Daha çok klinik ve veteriner mikrobiyoloji alanlarında uygulanan bir boyama yöntemi. |
Giolitti Cantoni Broth | Gıdalarda EMS yöntemi ile Staphylococcus aureus sayımı için kullanılan besiyeri. |
Globulin | Suda çözünmeyen, sulu tuz çözeltilerinde çözünen, kan serumunun başlıca proteini. |
Gram | Gram boyama olarak bilinen boyama yöntemini bulan bilim adamı. |
Gram Boyama | Sadece bakteriler için uygulanan diferansiyel bir boyama yöntemidir. Hücre duvarlarındaki lipid farklılığına bağlı olarak bakteriler boyama sonunda mavi (Gram pozitif) ya da kırmızı (Gram negatif) olarak boyanırlar ve buna bağlı olarak 2 ana gruba ayrılırlar. Başta mayalar olmak üzere diğer mikroorganizma grupları için gram boyama söz konusu olmadığı gibi “Gram pozitif maya” gibi bunların Gram reaksiyonunu vermek hatadır. |
Gram Labil | Bazı bakteriler Gram boyama işlemine duyarlılık gösterirler ve dekolorizasyon sırasında süre uzun olursa aslen Gram pozitif oldukları halde Gram negatif sonuç verebilirler. Bu tip bakterilere Gram labil adı verilir. |
Gram Negatif | Gram boyama sonrasında kırmızı pembe görülen bakteriler. E. coli tipik bir Gram negatif bakteridir. |
Gram Pozitif | Gram boyama sonrasında mavi görülen bakteriler. Bacillus türleri tipik Gram pozitif reaksiyon verirler. |
Gram Varyabl | Lactobacillus türlerinde olduğu gibi bazı bakterilerde kültürün yaşına göre Gram reaksiyonda değişme görülür. Bu tip bakterilere Gram varyabl adı verilir. |
H
Habitat | Bir canlı türünü ya da canlı birliklerini barındıran ve kendine özgü özellikler gösteren yaşama ortamı. |
Halofil | Yüksek tuz (sodyum klorür) konsantrasyonunu seven. Gelişmesi için sodyum klorüre gerek duyan. Vibrio parahaemolyticus tipik bir halofil bakteridir. Ayrıca bakınız ; halotolerant, ekstrem halofil. |
Halotolerant | Yüksek tuz (sodyum klorür) konsantrasyonuna dayanıklı. Ayrıca bakınız; halofil, ekstrem halofil. |
Haploit | n sayıda kromozoma sahip olan. |
Hemaglütinasyon | Eritrositlerin herhangi bir etki ile agglütine olması. |
Hemoliz | Eritrositlerin erimesi ve eritrositlerden hemoglobinin dışarı çıkması. |
Hemoraji | Kanama. |
Hepadnaviridae | İnsanlarda hepatit B hastalığına ve karaciğer tümörlerine neden olan, 42 nm çapında, çift iplikli DNA içeren, kılıflı, kapsidi ikozahedral şekilli, bir virüs familyası. |
Herpes Simpleks Enfeksiyonu | Herpes simplex adlı virüsün sebep olduğu deri ve mukoza bölgelerinde yaygın, küçük, içi sıvı dolu oluşumlar ile belirgin virütik enfeksiyon. |
Herpes Virüsler | İnsanlarda bazı hastalıklara neden olan, 151-200 nm büyüklüğünde, çift iplikli DNA içeren, kılıflı, kapsidi ikozahedral şekilli bir virüs familyası. Epstein Barr virüsü ve uçuk virüsü (Herpes simplax) gibi. |
Heterofermentatif | Belirli bir metabolizma sonucunda birden fazla ürün ortaya çıkarılması. Örneğin, Leuconostoc cinsi bakteriler laktik asit yanında karbon dioksit, etanol ve/ veya asetik asit oluştururlar. |
HIV | İnsan bağışıklık noksanlığı virüsleri (Human Immunodeficiency Viruses) |
Hidrobiyoloji | Suda yaşayan bitki ve hayvanlar ile çevrelerini inceleyen bilim dalı. |
Hidrofil (1) | Su seven. |
Hidrofil (2) | Nemli ya da bataklık yerlerde yaşayan. |
Hidrofil (3) | Bir bileşiğin suya eğilimi olan grubu. Polar grup, kutuplu grup gibi. |
Hidrofob | Bir bileşiğin, suyla yeterince reaksiyona girmeyen, suda az çözünen ya da hiç çözünmeyen grubu. Aralarından suyu çıkarıp topluluklar oluştururlar. |
Hidrojen Bağları | Genellikle oksijen ve azot gibi negatif elektrik yüklü atomlarla diğer bir negatif yüklü atomlara kovalent olarak bağlanmış hidrojen atomları arasında oluşan bağlar. |
Hidrolitik | Hidroliz yapabilen. |
Hif | Flamentli mikrofunguslarda (küflerde) hücrelerin arka arkaya yer aldığı ipliksi yapı. |
Histon | Bütün ökaryotik hücre çekirdeğinde, kromatinlerde DNA çift ipliği ile beraber nükleozomların yapısına giren, H1, H2A, H2B, H3, H4 ve H5 tipleri bilinen bazik bir protein grubu. Bazı prokaryotlarda da bulunan histon benzeri proteinler. |
Howard Küflü Saha Sayımı | Howard lamı ile mikroskopta yapılan ve başta salça ve meyve suları olmak üzere hammaddenin küf miktarı üzerinde fikir veren bir analiz yöntemi. Ayrıca bakınız; Howard lamı. |
Howard Lamı | Küflü saha sayımında kullanılan lam. |
Humoral bağışıklık | B lenfositleri ve plazma hücreleri tarafından meydana getirilen antikorlarla sağlanan bağışıklık. |
Hücre | Gözle görülemeyecek kadar küçük, yarı geçirgen bir zar ile çevrili sitoplazma kitlesinden oluşan, sitoplazma içinde çeşitli hayati olayları yürüten çekirdek, endoplazmik retikulum, mitokondri gibi organeller bulunan en küçük canlı yapı. |
Hücre Duvarı | Bakteri, fungi ve bitki hücrelerinde plazma zarının üzerinde yer alan yapı. Gram pozitif bakterilerde kalın bir peptidoglükan ve periplazmadan, Gram negatif bakterilerde ise lipopolisakkarit ve periplazmadan oluşan, bitki hücrelerinde ise plazma zarının dışında selüloz telleri ile pektin, lignin, hemiselüloz vb. maddelerden oluşan, önce primer duvar, daha sonra da ikincil duvar yapısına dönüşen dış örtü tabakası. Hücre çeperi. |
Hücre Zarı | Sitoplazmayı çevreleyen, 75-80 Angstron kadar kalınlıkta, protein, lipit ve karbohidratlardan oluşan, lipitlerin genellikle fosfolipitler halinde çift tabaka oluşturdukları, sıvı mozaik zar modeline göre proteinlerin lipitlere birleşik ya da az veya çok gömülü oldukları, karbohidratların oligosakkarit zincirleri halinde bazı lipit ve bazı proteinlere bağlı bulundukları, hücrenin alt, üst ya da yan kısımlarında çeşitli özelleşmeler gösteren, hücreyi koruyan, pek çok hücre faaliyetine katılan yarı geçirgen yapı. Organellerin etrafını çevreleyen zar ise mitokondri zarı, Golgi zarı gibi organellerin adıyla anılır. Hücre zarı plazma zarı, sitoplazmik zar, membran, biyomembran, biyolojik zar, plazmalemma adları ile de anılır. |
I
Ig A | Serum immünoglobulinlerin %15 ‘ini oluşturan, 7-11 S çökelme kat sayısına sahip, monomer ya da dimer halinde bulunan, 180000-500000 molekül ağırlığına sahip, %8 oranında karbonhidrat içeren, a ağır zincirine sahip ve Ig A1 ve Ig A2 olmak üzere iki alt grubu olan bir insan immünoglobulinüdür. |
Ig D | Serum immünoglobulinlerin %1’ini oluşturan, 6.8-7.9 S çökelme kat sayısına sahip, 180000 molekül ağırlığında, %13 oranında karbonhidrat içeren, d ağır zincirine sahip bir insan immünoglobulinüdür. |
Ig E | Serum immunoglobulinlerinde %1’den daha az oranda bulunan, 8.2 S çökelme kat sayısına sahip, 190000 molekül ağırlığında, %11 oranında karbohidrat içeren, mast hücreleri ve bazofillere bağlanan, alerjik reaksiyonlarla birlikte yüksekliği görülen bir immünglobulin. |
Ig G | İnsan serum immunoglobulinlerinin %80’ini oluşturan, 6.5-7.0 S çökelme kat sayısına sahip, 150000 molekül ağırlığında, %3 karbohidrat içeren, anneden plasenta aracılığıyla yavruya geçebilen, ikincil bağışıklık cevaplarında oluşan, g ağır zincirine sahip ve Ig G1, 2, 3, 4 alt sınıfları bulunan immünglobulindir. |
Ig M | İnsan serum immunoglobulinlerinin %5’ini oluşturan, 19 S çökelme kat sayısına sahip, pentamerler halinde bulunan, 950000 molekül ağırlığına sahip, %12 oranında karbohidrat içeren, antijene karşı cevap olarak ilk üretilen ve m ağır zincirine sahip bir immünoglobulindir. |
Işınlama | Yaygın olarak tıbbi malzeme ve laboratuvar malzemelerinin sterilizasyonu ya da gıdalarda olduğu gibi mikroorganizma sayısını indirgemek amacıyla UV, X ışınları ya da gamma ışınları kullanılarak yapılan uygulama. |
İ
İdentifikasyon | Tanımlama. Bir mikroorganizmanın cins ve tür adının belirlenmesi. |
İkilenme Süresi | Bakınız; generasyon süresi |
İmmunite | Bir organizmada, mikroorganizmalara ve bunların meydana getirdiği maddelere karşı meydana getirilen ve normal olmayan şartlara karşı koymayı sağlayan doğal ya da sonradan kazanılmış bir direnç. Bağışıklık. |
İmmunize | Bağışık kılmak, bağışıklık meydana getirmek |
İmmunofloresans | Bir doku ya da hücredeki belirli antijenleri, floresan boyalar ile bağlanmış antikorlarla işaretleyerek floresan ışık veren ışık kaynağına sahip mikroskoplar ile inceleme tekniği. |
İmmunoglobulin | Özel bir antijene cevap olarak meydana getirilen ve bağışıklıktan sorumlu olan glikoprotein yapısındaki antikorlardır. |
İmmunojen | Bağışıklık cevabına neden olan herhangi bir madde. Antijen. |
İmmunoloji | Antikorlar ve antikorların antijenlerle olan etkileşimlerini inceleyen bilim dalı. Bağışıklık bilimi. |
İmmunolojik tolerans | Antijenlere özgü reseptörlerin fiziksel ya da görevsel olarak bozulmaları ile ortaya çıkan, antijene karşı bağışık yanıtın oluşmaması durumu. |
in vitro | Kelime anlamı “cam içinde” demektir. Yapılan çalışmanın canlı hücre dışında örneğin tüp, Petri kutusu vb. bir yerde yapıldığını tanımlar. Ayrıca bakınız; in vivo. |
in vitro Mutagenez | DNA molekülünün belirlenmiş bir yerinde kullanılan tekniklerle istenen bir mutasyonun yapılması. |
in vivo | Yapılan çalışmanın canlı bir organizmada yapılması. Ayrıca bakınız; in vitro. |
İndüksiyon | Herhangi bir olayı başlatma, belli bir etken yardımı ile herhangi bir olayın başlamasına sebep olma. Elektiriklenme |
İnfeksiyon (1) | Bakteri, virüs, fungus ya da protozoonların bir organizmaya girmesi. |
İnfeksiyon (2) | Enfeksiyon yapan organizmaların bir hücre ya da canlıda meydana getirdiği durum. |
İnflamasyon | Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlere karşı vücudun göstermiş olduğu sıcaklık artması, kızarıklık,ağrı ile karakterize iltihaplı reaksiyon. İltihaplanma. |
İnhibisyon | Gelişmenin engellenmesi. |
İnhibitör | Gelişmeyi engelleyici. |
İnkübasyon | Mikroorganizmaların belirli sıcaklıkta tutularak gelişmesini sağlama işlemi. Tavukçuluktaki “kuluçka” ile aynı amaca yöneliktir. |
İnkübasyon Süresi (1) | Bir mikroorganizmanın gelişmesini tamamlaması için belirli sıcaklık ve belirli atmosfer ortamında tutulma süresi |
İnkübasyon Süresi (2) | Patojen bir mikroorganizmanın vücuda girdikten hastalığın tipik semptomları ortaya çıkana kadar geçen süresi. |
İnkübasyon Süresi (2) | Vücuda giren bir mikroorganizmanın hastalık oluşturması için geçen süre. |
İnkübatör | İnkübasyonun yapıldığı ve sıcaklığı ayarlanabilen kabin. Amaca göre soğutmalı, karbondioksitli, vakumlu gibi farklı tipleri olabilir. Standart inkübatörlere “havalı inkübatör” adı da verilir. Hassas inkübasyonlar inkübatörde değil, su banyosunda yapılır, bu durumda su banyosu da bir çeşit inkübatördür. Etüv deyimi inkübatör anlamında da kullanılmakla beraber, etüv daha ziyade kuru hava sterilizasyonunda kullanılan cihaz için kullanılmaktadır. |
İnokülasyon | Aşılama. Bir materyale mikroorganizma ilave etme işlemi. |
İnokülüm | Bir materyale (örneğin besiyerine) ilave edilen mikroorganizma. Starter kültür ve aşı da aynı anlamı taşır. |
İnsan Tümör Virüsları | Tümörler DNA ve RNA virüsleri tarafından meydana getirilebilir. Bu virüslerden en sık görülenleri;Epstein-Barr virusu ve Herpes siplex virusudur. |
İnterferon | Mononüklear fagositler tarafından salgılanan ve doğal bağışıklıkta etkili olan sitokinlerden birisidir. Alfa ve Beta interferon (İNF) olmak üzere iki türü bulunur. |
İntraepitelial | Epitel hücreleri içerisinde. Epitel hücreleri arasında. |
İntraselüler | Hücre içi. |
İridovirüs | Yığın halinde bulunduklarında gökkuşağı görüntüsü veren, böceklerin çoğunda parazit olarak bulunan, çift iplikli DNA içen, kılıfsız, ikozahedral bir virüs. |
İzlanditoksin | Gıdalarda görülen küf metaboliti. |
İzolasyon | Kelime anlamı “ayırmak” olmakla beraber, mikrobiyolojide yaygın anlamı bir mikroorganizmayı saf halde elde etmektir. |
J
Jelatin | Besiyerlerini katılaştırmak için kullanılan jelleştirici madde. |
K
Kala-azar | Leishmania donovani parazitinin sebep olduğu, tatarcıkların ısırması ile insan vücuduna geçen, yüksek ateş, anemi, dalak ve karaciğer lezyonları ile belirgin ağır enfeksiyoz hastalık. |
Kan plazması | Kanın, sıvı halde bulunan hücreler arası maddesi. Kanın şekilli elemanlarından arındırılmış fakat fibrinojen bulunduran sıvı kısmı. |
Kan serumu | Vücut dışına alınan kanda, hücreler ile fibrinojenin fibrin haline dönüşüp hücrelerle birlikte ayrılmasından sonra geriye kalan renksiz sıvı. |
Kanlı Agar | Hemoliz reaksiyonun belirlenmesi için kullanılan besiyeri. |
Kapneik | Yükseltilmiş (yaklaşık %3) karbondioksit atmosferinde optimum gelişme gösteren. Kapnofilik. |
Kapneik İnkübasyon | Yaklaşık %3 karbondioksit atmosferinde yapılan inkübasyon. Ayrıca bakınız; mum kavanozu. |
Kapsomer | Virüslerde nükleik asidi saran, proteinden oluşmuş kapsidi meydana getiren ve tek bir gen ile kontrol edilen protein birimler. |
Kapsül | Sitoplazmik zar tarafından oluşturulan, polisakkarite benzer yapıda, çoğu kere fagositozdan korunmada etkili ve dolayısı ile bakterinin patojenitesini artıran, bakteriyi kuru hava koşulları, litik enzimler gibi dış etkenlerden de koruyan bir oluşum. |
Karantina | Bulaşıcı bir hastalığa maruz kalmış ya da hastalığın inkübasyon süreci içinde hastalığa yakalanmış olma potansiyeli olan insan ya da hayvanların bu hastalığı yaymalarının önüne geçmek için hareketlerinin kısıtlanması, hastalığın görüldüğü bölgeden dışarı çıkmalarının engellenmesi. Karantina deyimi fiziksel ve kimyasal kirliliklerin yayılmasını, gıda ve çevre örnekleri ile diğer canlılara bulaşmasını önlemek için belirli bir bölgeye giriş ve çıkışların önlenmesi anlamında da kullanılır. Örneğin bir gıda işletmesi laboratuvarında kırılan bir cam erlenin gıdaya taşınmasını önlemek için laboratuvar karantinaya alınır ve kırık tüm parçalar bulunduktan sonra karantina kaldırılır. |
Karbohidrat | Kimyasal bileşimi sadece karbon (C), oksijen (O), ve hidrojen (H) olan ve genellikle hidrojen atom sayısı oksijen atom sayısının iki misli olan şekerler, nişasta, selüloz gibi bileşiklerin genel adı. |
Karboksil Grubu | -COOH |
Katabolizma | Maddelerin yüksek terkiplerinin, dokularda yakılarak daha basit bileşimde maddeler meydana gelmesi. Ayrıca bakınız; anabolizma. |
Katalaz | Hidrojen peroksidin su ve oksijene ayrılmasını sağlayan enzim. |
Kazeinaz | Kazein parçalayan bir çeşit proteaz enzimi. |
Kazeolitik | Kazein parçalama yeteneğinde olan. Kazeinaz enzimi içeren mikroorganizma. |
Kemoheterotrof | Organik maddeleri enerji ve karbon kaynağı olarak kullanan organizmalar. Hayvanlar alemi, fungi, bakterilerin bir bölümü bu grup canlılara örnektir. |
Kemolitotrof | Kimyasal bileşikleri enerji, inorganik maddeleri elektron kaynağı olarak kullanan organizma. Ayrıca bakınız; litotrof ve kemoorganotrof. |
Kemoorganotrof | Kimyasal bileşikleri enerji, organik maddeleri elektron kaynağı olarak kullanan organizma. Ayrıca bakınız; kemolitotrof. |
Kemoototrof | Karbon dioksiti esas karbon kaynağı olarak kullanarak inorganik bileşiklerin oksidasyonundan enerji sağlayan organizmalar. |
Kemosentetik Mikroorganizmalar | Yüksek bitkilerde metabolizma sonucu meydana gelen son ürünü kullanarak bazı elementlerin doğadaki devirsel değişimlerini sağlayan mikroorganizmalar. Kemosentez yapan organizmalar. Organik bileşiklerin biyosentezini yapan organizmalar. |
Kemotaksi | Bir kimyasal maddeye doğru (pozitif kemotaksi) veya bir kimyasal maddeden uzağa (negatif kemotaksi) doğru organizmanın hareketi. |
Kemotrof | Kimyasal maddeleri enerji kaynağı olarak kullanan organizma. Ayrıca bakınız; kemoototrof, kemoheterotrof. |
Kılıflı Virüsler | Bazı virüslerde kapsidi çevreleyen, konakçı hücrenin plazma zarından virüs ayrılırken üzerini saran ya da virüs nükleik asitlerince şifrelenerek konakçının maddelerince sentezlenen, bazen üzerinde glukoprotein komplekslerinin oluşturduğu çivi gibi çıkıntılarla kaplı olan bir kılıf yapısı olan virüslere verilen ad. Kılıflı sarmal nükleik asit içeren virüsler ve kılıflı ikozahedral virüsler gibi. |
Kingdom | Alem |
Kirby-Bauer Testi | Kimyasal ilaçlarla yapılan tedavilere mikropların duyarlılığını tayin etmek için kullanılan bir agar difüzyon testi. Disk difüzyon testi. |
Klimatik Göç | Hayvanların hava koşulları nedeniyle yaptıkları göç. Zoonozların yayılmasına neden olur. |
Klorofil | Işığa duyarlı bir tetrapirol halkası ile merkezde magnezyum atomu olan ve fotosentezde gerek duyulan yeşil pigment. |
Kloroplast | Fotosentetik ökaryotların klorofil içeren organeli. |
Koagülaz | Patojen stafilokoklar tarafından salgılanan ve kanda fibrinojenden fibrin oluşturarak insan ve çeşitli hayvan plazmalarını pıhtılaştıran bir enzim. |
Koch Basili | Tüberküloz basiline, bulanın adına izafeten verilen ad. Ayrıca bakınız; tüberküloz. |
Koenositik Hif | Septa bulunmadığı için tek çekirdekli hücre benzeri birimlere bölünmeyen fungus iplikçikleri. |
Kok | Küresel ya da sferik (beyzi) biçimdeki bakteri hücresi. |
Kokobasil | Morfolojik olarak yuvarlak (kok) ile çubuk (basil) arasında yer alan bakteriler. |
Kokoid | Yuvarlak, kok şeklinde |
Kolera | Vibrio cholerae ‘nın neden olduğu hastalık. |
Koli Basili | Escherichia coli ‘nin halk arasında bilinen adı. Ayrıca bakınız; Escherichia coli. |
Kolifaj | E. coli bakterisine saldıran bir bakteriyofaj. |
Koliform Bakteriler | Gram negatif, spor oluşturmayan, laktozdan 35-37 C ‘da 48 saat içinde gaz oluşturan fakültatif anaerob çubuk şeklindeki bakterilerin genel adı. Gıdalarda genel hijyenik kalitenin göstergesidir. |
Kolistin | Genellikle anaerobik bakterilerin selektif izolasyon ve ön identifikasyonunda kullanılan bir antibiyotik. |
Koloni | Katı besiyerine ekilen bir tek mikroorganizma hücresinin çoğalarak oluşturduğu ve böylece çoğu kez milyonlarca hücreden meydana gelen, çıplak gözle görülebilen hücre topluluğu. Klon. |
Koloni Oluşturan Birim (kob) | Bir materyalde katı besiyeri kullanılarak mikroorganizma sayımı yapılırken kullanılan deyim. Böylece sayımı yapılan materyalde sayım yapılan besiyerinde gelişebilecek toplam canlı mikroorganizma grubu değil, bunlar arasında sadece gelişerek koloni oluşturabilenlerin sayıldığı belirtilmiş olur. Buna göre sayım sonucu kısaca kob/ml ya da kob/g olarak gösterilir. Türkçe kaynaklarda bu deyimin İngilizce’si olan Colony Forming Unit ‘in kısaltması olan cfu ‘ya da rastlanmaktadır. |
Koloni Sayımı | Katı besiyerinde koloni oluşumunun belirlenmesi ile yapılan sayımlar. |
Kolonizasyon | Konakçı dokusuna ya da diğer yüzeylere tutunduktan sonra mikroorganizmanın çoğalması. |
Kommensal | Konakçı üzerinde ya da içinde yaşayan ancak, konakçısına zarar vermeyen organizma. |
Kommensalizm | Ortak yaşayan iki organizmadan birisi yarar sağlarken, diğerinin yarar ya da zarar görmemesi. Örneğin, aeroblar ve anaerobların bir arada bulunduğu bir ortamda aeroblar oksijeni tüketir, anaeroblar bundan yarar sağlar. |
Kompleks Virüsler | Bakteriyofajlar gibi kompleks yapılı, kapsidi ilave yapılar içeren, nükleik asit taşıyan baş kısmında ikozahedral şekilli kapsitleri olan, kuyruk kısmı sarmal şekilli virüsler. |
Konidyum | İçinde eşeysiz fungus sporu olan konidyosporların meydana geldiği spor keseleri. |
Kontaminasyon | Bir mikrobun ya da hastalığın diğer bir canlıya geçmesi. Kirlenme, bulaş. |
Kovalent Bağlar | Bir ya da daha fazla elektron çiftlerinin paylaşılmasıyla moleküldeki elektronları bir arada tutan, koparılmaları için 50-200 kcal/mol gereken kuvvetli kimyasal bağlar. |
Kovalent Olmayan Bağlar | Hücrede, moleküller arasında önemli etkileşimlere aracılık eden, kopmaları için fazla enerjiye gerek olmayan bağlar. |
Kovirüs | Bazı bitki virüslerinde görüldüğü gibi bir enfeksiyonun başlangıç safhasında bir arada bulunan iki ya da daha fazla viral partikül. |
Ksantomegnin | Gıdalarda küfler tarafından oluşturulan toksik bir metabolit. |
Kserofil | Optimum gelişme için az nemli ortamları seven. |
Kserotolerant | Optimum gelişme için normal nemli ortamlara seven ancak az nemli ortamlarda da gelişebilen. |
Kuru Madde Tayini ile Sayım | Standarda dayalı indirek bir sayım yöntemi. |
Küf | İngilizce ‘de “mold” kelimesinin karşılığı olan küf flamentli mikrofungusları tanımlamak için gıda ve diğer mikrobiyoloji dallarında kullanılmaktadır. |
Kültür | Hücrelerin, dokuların ya da mikroorganizmaların, laboratuvarda besiyerinde yetiştirilmesi. |
L
L Formu | Hücre duvarı kısmen (sferoplast) ya da tamamen (protoplast) uzaklaştırılmış bakteri hücresi. L- fazı ya da L fazı varyantı olarak da bilinir. |
Labil | Kararsız, değişken, stabil olmayan, duyarlı. |
Laktik Asit Bakterileri | Gram pozitif, Sporolactobacillus inulinus dışında spor oluşturmayan, Lactobacillus, Leuconostoc, Pediococcus, Streptococcus ve Lactococcus cinsi bakteriler. Bu bakterilerin ortak özelliği laktozdan laktik asit fermentasyonu sonucu laktik asit oluşturmalarıdır. |
Laktik Asit Fermantasyonu | Laktik asit bakterileri tarafından şekerlerin (laktoz, glikoz vd.) laktik asit ya da laktik asit yanında karbon dioksit, etanol ve/ veya asetik asit oluşturmaları. |
Lambda Fajı | E. coli ‘yi bulaştıran ve klonlama vektörü olarak oldukça sık kullanılan, çift iplikli, hat şeklinde DNA içeren faj. |
Lateks | Aglütinasyon reaksiyonlarında, eriyebilir protein ya da polisakkarit moleküllerine adsorbe edilmiş ve aglütinasyonun varlığının ortaya konulmasına yarayan sentetik partiküller. |
Latent | Uyku halinde olma ve belli şartlar oluşunca gelişme yeteneğinde olma durumu. Henüz belirgin hale gelmemiş, gizli, potansiyel. |
Latent İnfeksiyon | Tipik hastalık belirtileri göstermeyen, genel tekniklerle izlenmesi zor bakteri ya da virüs enfeksiyonu. |
Latent Periyot | Faj ile bulaşmış bakterinin enfeksiyon zamanı ile fajın hücre dışında görünme zamanı arasındaki süre. |
Latent virüs | Konakçısında henüz belirgin bir etki yapmadan bulunan virüs. |
Lauryl Sulfate Tryptose Broth | Koliform grup bakterilerin EMS yöntemi ile sayılması için kullanılan bir besiyeri. |
Leaching | Maden kaynaklarından değerli madenleri mikroorganizma aracılığı ile elde etmek işlemi. |
Lejyonella | Legionella pneumophilla ‘nın neden olduğu hastalık. |
Lesitinaz | Hücre membranında bulunan ve lesitini parçalayan bir enzim. |
Liken | Bir alg ya da siyanobakteri ile bir fungusun ortak yaşamı sonunda ortaya çıkan oluşum. |
Lipaz | Lipitleri parçalayan enzim. |
Lipolitik | Lipit ve lipit türevlerini parçalayabilme özelliği. Lipaz enzimi içeren mikroorganizma |
Listeria monocytogenes | Bazı gıdalarda bulunan ve hastalığa neden olan Gram pozitif, çubuk şeklinde, aerobik bakteri. |
Litotrof | Amonyak, hidrojen gibi inorganik maddeleri enerji metabolizmasında elektron donörü olarak kullanan organizma. |
Lizogen Bağışıklık | Bir profajın, aynı bakteride bir başka fajın yerleşmesini önleme yeteneği. |
Lizogeni | Bakterilerde bir çok faj görevlerinin bastırıldığı profaj olarak bakteri kromozomuna sokulmuş bakterinin fajla bulaşması durumu. Lizogenik devir. |
Lizogenik Bakteriler | Fajla enfekte olmuş fakat yaşamaya devam eden bakteriler. |
Lizozim | Yumurta akı ve göz yaşı gibi farklı kaynaklardan izole edilebilen ve DNA çalışmalarında bakteri hücre duvarındaki mukopolisakkaritleri parçalayan bir enzim. |
Lophotrichous | Bakterinin bir ucunda iki ya da daha fazla flagella olması. Lophotrik. |
Lökosit | Alyuvar. |
Luminessens | Işık oluşturma. Ateş böceği reaksiyonu olarak da bilinir. Bu reaksiyondan sayımda da yararlanılır. |
Luteosikrinin | Gıdalarda görülen küf metaboliti. |
M
Makrofauna | Büyüklüğü santimetre cinsinden ölçülen hayvanların teşkil ettiği fauna. |
Makrofungus | Şapkalı mantarlar. Ayrıca bakınız; mikrofungus. |
Mantar (1) | Klinik ve veteriner mikrobiyoloji alanlarında flamentli mikrofungusları tanımlamak için kullanılan deyim. |
Mantar (2) | Genel kullanım şekli ile şapkalı mantar. |
Mantar Bilimi | Biyolojinin mantarları inceleyen kolu. Mikoloji. |
Mastitis | Büyük oranda Staphylococcus aureus tarafından oluşturulan inek meme hastalığı. |
Maya | İngilizce ‘de “yeast” kelimesinin karşılığı olan maya flamentsiz mikrofungusları tanımlamak için gıda ve diğer mikrobiyoloji dallarında kullanılmaktadır. Ascomycetes sınıfı üyeleri olup, eşeyli ya da eşeysiz olarak çoğalırlar. |
McFarland Yöntemiyle Sayım | Standarda dayalı indirek bir sayım yöntemi. |
Megaspor | Makrosporangiyumlarda meydana gelen büyük ve dişi olarak kabul edilen sporlar. Makrospor. |
Megasporangiyum | Megaspor meydana getiren sporangiyum. |
Membran filitrasyon | Sayım ya da sterilizasyon amacıyla kullanılan sistem. |
Menekşe Sülfür Bakterileri | Bakteriyoklorofil içeren, hidrojen sülfürü okside edebilen ve hücre içinde elementel kükürt depolayabilen fototrofik prokaryotlar. |
Menenjit | Beyin ve omuriliği saran zarlarının (Meninkslerin) iltihabı. |
Metabolizma | Hücrede anabolizma (sentez) ve katabolizma (parçalanma) şeklinde tanımlanan tüm biyokimyasal reaksiyonlar. |
Metabolizmaya Dayalı Sayımlar | Mikroorganizmaların metabolik faaliyetlerine dayalı olarak yapılan indirek sayım yöntemleri. |
Metanojen | Metan oluşturan bakteriler. |
Metanotrof | Metanı okside etme yeteneğinde olan mikroorganizma. |
Metilotrof | Karbon karbon bağı içermeyen organik maddeleri okside etme yeteneğinde olan mikroorganizma. |
Mezofil | Ilık sıcaklıkları seven. Mayalar, Escherichia coli ve pek çok mikroorganizma mezofil karakterlidir. Mezofil mikroorganizmalar ile ilgili çalışmalarda inkübasyon sıcaklığı 25-40 C ‘dır. Ayrıca bakınız ; psikrofil, termofil, ekstrem termofil, termolabil, termostabil, psikrotrof, termodurik. |
Micrococcaceae | Gram pozitif, yuvarlak formlu (kok) bakterilerin bulunduğu familya. |
Micrococcus | Micrococcaceae familyası bakteri cinsi. |
Miko | Yunanca mantar anlamına gelen ön ek. |
Mikofaj | Funguslara özgü virüsler. |
Mikoflora | Bir organizma içinde ya da özel bir bölgede büyüyen funguslar. |
Mikoloji | Biyolojinin fungusları inceleyen kolu. Ayrıca bakınız; fungus. |
Mikoplazma | Hücre çeperi bulunmayan, çok pleomorf, bakteri filtrelerinden geçebilen Gram negatif,sporsuz, hareketsiz, genellikle fakültatif anaerop mikroorganizmalardır. |
Mikotoksin | Gıdalarda küfler tarafından oluşturulan toksinler. |
Mikoz | Mantarlar tarafından meydana getirilen hastalık |
Mikroaerobik | Mikroaerofil |
Mikroaerofil | Normal atmosferik oksijen varlığında (%21) gelişemeyen ancak, gelişmesi için az miktarda (%5 kadar) oksijene gerek duyan mikroorganizmalardır. Solunumda oksijen kullanılmakla beraber, bazı mikroaerofiller oksijenden başka elektron akseptörü kullanarak da anaerobik solunum yapabilirler. Obligat mikroaerofiller sadece düşük oksijen varlığında gelişebilen ancak aerob ya da anaerob ortamlarda gelişemeyen bakterilerdir. Campylobacter jejuni tipik bir mikroaerofil bakteridir. Mikroaerofillerin gelişimi için özel sistemler gerekir. Ayrıca bakınız; aerob, anaerob, aerotolerant, fakültatif aerob, fakültatif anaerob. |
Mikroaerotolerant Anaerob | Anaerobik sistemde ve mikroaerofilik ortamda (%5 oksijen) gelişebilen. |
Mikrobiyel | Mikroorganizmaların neden olduğu olay. |
Mikrobiyoloji | Mikroorganizmalarla uğraşan bilim dalı. |
Mikrobiyota | Herhangi bir ekolojik sistem, habitat, özellikle toprak vb. bakteriler, tek hücreli algler, fungi, protozoonlar gibi mikroskobik organizmalar popülasyonu. |
Mikroenjeksiyon | Özel mikropipetlerle tek bir hücrenin içine madde sokulması. |
Mikrofauna | Protozoonlar gibi 200 mikrondan küçük, ancak mikroskopla görülebilen hayvanlar. |
Mikroflora | Bakteriler, tek hücreli funguslar ve alglerden oluşan, başka organizmalar içinde, üzerinde ya da belli bir ekosistem ya da habitatta yaşayan mikroorganizmalar. |
Mikrofungus | Fungi aleminde mantar ve küf deyim karmaşalığı nedeni ile ortaya çıkarılmış tanımlama. Ayrıca bakınız; flamentli mikrofungus ve flamentsiz mikrofungus. |
Mikrohabitat | Özellikle küçük bir mikroorganizmanın en yakın çevresi. genel bir habitat içinde kendi çevre şartları ile ayırt edilebilen küçük yer. |
Mikroklima | Belli bir küçük habitat ya da alandaki iklim. |
Mikrokoloni | Çok küçük, gelişmesini tamamlamamış koloni. |
Mikrokonidyum | Askomiset üyeleri tarafından meydana getirilen, ya erkek eşey hücresi gibi davranan ya da miselyum vermek üzere filizlenen çok küçük konidyum. |
Mikrometre | 1 metrenin milyonda biri. Mikron. |
Mikroorganizma | Bakteri, fungi, protozoa ve mikroskobik algleri içeren, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan yaşayan canlılar. Virüsler de bu gruba dahil edilmiştir. |
Mikrop | Aslen mikroorganizma deyiminin karşıtı olmakla beraber, yaygın olarak patojen mikroorganizmaları tanımlamak için kullanılan bir deyim. |
Mikroskop | Küçük olan bir şeyi büyüterek inceleme imkanı veren ve ışıkla ya da elektronla çalışmasına bağlı olarak değişik tipleri bulunan alet. |
Mikrosporangiyum | Mikrosporları içeren sporangiyum. |
Mikrozoospor | Küçük hareketli bir spor. |
Miksotrof | Organik bileşikleri karbon kaynağı, inorganik bileşikleri elektron donörü olarak kullanan organizma. |
Miles Misra Sayım Yöntemi | Bakınız; Damlatma Yöntemi ile sayım |
Minimum İnhibisyon Konsantrasyonu | Bir mikroorganizmanın gelişmesini en az düzeyde engelleyecek konsantrasyon. Genel olarak antimikrobik etki yapan kimyasallar için kullanılmakla beraber, gelişmenin minimum düzeyde etkilendiği yüksek ya da düşük inkübasyon sıcaklığı gibi fiziksel +faktörler için de kullanılır. |
Minimum Letal Doz | İlacın patojeni öldüren en düşük konsantrasyonudur. İlacın sidal etkisini gösterir. Minimum öldürücü doz. |
Misel | Flamentli mikrofunguslarda (küflerde) hiflerin oluşturduğu yumak. |
Mitoz | Hücre bölünmesi. |
Modifikasyon (1) | Çevre etkisi ile fenotipte meydana gelen değişiklikler. |
Modifikasyon (2) | Bakterilerde, kendi restriksiyon enzimleri ile DNA ‘nın parçalanmasını önleyen DNA’nın seçici metilasyonu. |
Monococcus | Monokok formundaki bakteri cinsi. |
Monokok | Bölündükten sonra ana hücreden ayrılarak her biri ayrı hücre şeklinde görülen yuvarlak bakteriler. |
Monosentrik | Tek bir sentromeri olan. |
Monospor | Basit ya da bölünmemiş spor. |
Monotrichous | Bakteride sadece bir adet flagella olması. Monotrik. |
Morbidite | Belli bir hastalık gösterenlerin,sağlam kimselere oranı; hastalık oranı |
Mortalite | Canlılarda yeniden başlamamak üzere bütün hayati olayların son bulması. Ölüm. Ölüm oranı |
MUG | E. coli tip 1 tayininde kullanılan 4-methylumbelliferone glucoronide formülündeki kimyasal madde. |
Mum Kavanozu | Ağzı tam olarak kapanabilen bir kavanoza Petri kutuları yerleştirildikten sonra yanan bir mum yerleştirilip, kavanozun ağzı kapatılır. Mum sönünce içeride oksijen azalmış, %3 kadar karbondioksit birikmiş olur. Kapneik mikroorganizmalar basit olarak bu şekilde geliştirilebilir. |
Mutajen | Mutasyon meydana getiren dış etkenler. |
Mutasyon | Genomik DNA dizilerinde kendiliğinden ya da ışın, kimyasal maddeler gibi etkenler nedeniyle meydana gelen herhangi bir değişiklik. |
Mutualizm | Bir ya da daha fazla mikroorganizmanın her biri yarar görecek şekilde ortak yaşaması. Örneğin liken oluşumu. |
Myces | Sözlük anlamı şapkalı mantardır. Bugün fungiyi tanımlayan son ek olarak kullanılmaktadır. Örneğin Ascomycetes. |
Mycobacterium tuberculosis | Tüberküloz (verem) hastalığı etmeni bakteri. |
Myxomycotina | Akışkan (cıvık) fungusları içeren grup. |
N
Nanometre | 1 metrenin milyarda biri. nm kısaltması ile gösterilir. |
Negatif Boyama | Mikroorganizmadan boyanmadan kalıp, ortamın boyanması şeklinde uygulanan boyama. Daha ziyade kapsül varlığının gösterilmesi için uygulanır. |
Negatif İpliksi virüs (1) | Tek iplikli RNA içeren pozitif kutba sahip virüs. Bu virüsün RNA’sı hücreye girdikten sonra doğrudan virüs mRNA’sı olarak görev yapar, aynı nükleotit dizisine sahiptir ve virüs proteinlerine tercüme edilir. Negatif iplikli virüslerde ise virüs RNA’sı önce mRNA’yı sentezler ve sonra bu, proteine dönüştürülür. |
Negatif İpliksi Virüs (2) | Tek iplikli DNA içeren pozitif kutupluluğa sahip virüs. Bu virüs DNA’sı hücreye girdikten sonra önce DNA sentezlenir, sonra aynı nükleotit dizisine sahip virüs mRNA’sı yapılır. Ve bu da virüs proteinlerine dönüştürülür. |
Negatif İpliksi Virüs (3) | Tek iplikli RNA içeren pozitif kutupluluğa sahip bir retrovirüs. Bu RNA önce revers transkriptaz ile negatif DNA’ya, daha sonra da virüsün orijinal tek iplikli RNA’sı ile yanı baz dizisine sahip mRNA’ya çevrilir. |
Neisseria | Gonore de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açan bakteri. |
Nonpolar | Kutupsuz. |
Nonssülfür Menekşe Bakteriler | Bakteriyoklorofil içeren, fotoheterotrof bir bakteri grubu. Bunların hidrojen sülfüre dirençleri çok düşüktür. |
Nozokomiyal | Hastane kökenli infeksiyonlar. Hastanın hastaneye yatışından en az 48 saat sonra gelişen enfeksiyonlardır. |
Nötrofilik | Optimum olarak nötr ya da nötre yakın pH ‘larda gelişebilen. |
Nükleik Asit | Nükleotit denen ve pürin ya da pirimidin bazlarının biri, riboz ya da deoksiriboz şekerinden biri ve bir fosforik asitten oluşan birimlerin tekrarlanması ile meydana gelen ve çekirdekte ve sitoplazmada bulunan asitler. DNA, RNA. |
O
Okratoksin | Penicillium ve Aspergillus cinsine giren türler tarafından oluşturulan metabolit. |
Oksotrof | Yabani (doğal) suşlardan gelişmeleri için ilave besin maddesi gereksinimi ile ayrılan mikroorganizmalar. |
Onkovirüslar | Retrovirüslere dahil tümör oluşuna yol açan bir grup virüs. |
Opak | Donuk, şeffaf olmayan. |
Oportunistik İnfeksiyon | Oportunistik patojenler tarafından oluşturulan infeksiyon. |
Oportunistik Patojen | Normal koşullarda hastalık yapamayan ancak, o mikroorganizmaya karşı vücut direnci azaldığında hastalık yapabilen mikroorganizmalar. |
Oportünist | Fırsatçı |
Optik Yoğunluk Tayini ile Sayım | Standarda dayalı indirek bir sayım yöntemi. |
Optimum | Bir organizmanın tam gelişmesi için en uygun bir seri çevre faktörü. |
Orthomyxoviridae | Grip virüslerinin dahil olduğu, 80-200 nm büyüklüğünde, çok iplikli sarmal RNA içeren, kılıf üzerindeki çıkıntıları kırmızı kan hücrelerinin aglütinasyonuna neden olan bir familya. |
Otoimunite | Vücudun kendi antijenlerine karşı yanıtsızlık halinin bozulması ve immün yanıtın oluşmasıdır. |
Otoklav | Sterilizasyon için genellikle 121 C ‘da (15 psi) kullanılan, basıncı ve/ veya sıcaklığı ayarlanabilen yüksek basınç ve sıcaklığa dayanıklı cihaz. |
Otoliz | Kendiliğinden lize. |
Ozmofil | Yüksek şeker konsantrasyonu seven. Daha çok mayalar için kullanılan bir deyimdir. Bu tip mayalar Glikoz Broth %50 besiyerinde geliştirilir. Saccharomyces rouxii tipik bir ozmofil mayadır. Ayrıca bakınız; ozmotolerant. |
Ozmotolerant | Yüksek şeker konsantrasyonuna dayanıklı. Daha çok mayalar için kullanılan bir deyimdir. Ayrıca bakınız ; ozmofil. |
Ö
Ökaryot | Bakteri ve virüslerden farklı olarak gerçek bir çekirdeğe sahip organizmalar. |
Öriök | Her türlü hayat şartlarında yaşayabilen organizmalar. |
Ö
Ökaryot | Bakteri ve virüslerden farklı olarak gerçek bir çekirdeğe sahip organizmalar. |
Öriök | Her türlü hayat şartlarında yaşayabilen organizmalar. |
P
Papovaviridae | İnsanlarda tümörleri uyaran ve bazı hayvanlarda kansere neden olan, 40-57 nm büyüklükte, çift iplikli DNA içeren, kılıfsız, ikozahedral şekilli bir virüs familyası. |
Paraliz | Felç. Sinirdeki harabiyet nedeniyle ait olduğu kas veya kasların görev yapamama hali. |
Paramyxoviridae | Hayvanlarda bazı hastalıklara neden olan, 150-300 nm büyüklüğünde tek iplikli RNA içeren, kılıflı, kılıf üzeri çıkıntılar taşıyan bir virüs familyası. |
Parazit | Asalak. Canlı bir konakçı üzerinde yaşayarak ondan beslenen organizma. Obligat parazitler her zaman bir canlı konakçıda bulunmak zorundadır. Saprofitin tersi. Ayrıca bakınız; saprofit. |
Parvoviridae | Embriyo ölümleri ve gastroenteritis hastalığına neden olan, küçük, 18-25 nm çapında, tek iplikli DNA içeren, kılıfsız, ikozahedral şekilli bir virüs familyası. |
Pastörizasyon | Basınç altında olmadan (normal atmosfer basıncında) yapılan ve dolayısı ile suyun kaynama sıcaklığı olan 100 C altında yapılan ısıl işlem uygulaması. Bu işlem ile sporlu bakteriler dışındaki mikroorganizmaların öldürülmesi esas alınır. İçme sütü ve meyve suyu pastörize edilmekle beraber, meyve suyunda yüksek asitlik nedeni ile öldürücü etki daha fazla olur. |
Patojen | Hastalık yapan herhangi bir mikroorganizma. |
Patulin | Penicillium, Aspergillus ve Byssochlamys cinslerine giren küfler tarafından oluşturulan toksin. |
PCR | Polimeraz zincir reaksiyonu. DNA ‘nın istenilen bir parçasının in vitro koşullarda primer denilen 15-20 nükleotitlik bir oligonükleotit dizisi kullanılarak, sıcaklığa dayanıklı enzim yardımı ile çoğaltılması. DNA önce iki ipliğe ayrılır ve primerle birleştirilir, bu işlemin defalarca tekrarı ile istenilen genlerin milyonlarca kopyası yapılır. |
Pektinaz | Pektin parçalayan enzim |
Pektolitik | Pektinleri parçalama yeteneğinde olan. Pektinaz enzimi içeren mikroorganizma. |
Penicillium | Yaygın bir küf (mantar) cinsi. |
Penisilikasit | Çok sayıda Penicillium ve Aspergillus türü tarafından oluşturulan küf metaboliti. Ayrıntılı bilgi için tıklayın |
Penisilin | Penicillium notatum adlı küf tarafından üretilen ve bakteri hücre duvarının sentezini engelleyen bir antibiyotik. |
Petri Kutusu | İçerisinde besiyeri olan, bakteri, fungus gibi canlıları üretmekte kullanılan düz, yuvarlak, kapaklı cam ya da plastik kap. |
Petroff – Hauser Lamı | Bakterilerin mikroskobik sayımında kullanılan özel bir lam. |
Pigment | Renk maddesi. |
Pikornavirüslar | İnsanlarda soğuk algınlığı ve hepatit A gibi hastalıklara neden olan, 28-30 nm çapında, tek iplikli RNA içeren, küçük, kılıfsız, ikozahedral kapsidli, bir virüs familyası. |
Pilus | Bakterinin zemine veya besin maddesine yapışmasını sağlayan ya da konjugasyon esnasında DNA aktarımını sağlayan iplik şeklinde uzantıları. |
Pinositoz | Sıvının, sıvı yutucu hücre (Pinosit) tarafından kendi içine alınması. Endositozla küçük ya da sıvı partiküllerin hücre içine alınması olayı. |
Piyojen | İltihaplı enfeksiyon yapan. |
Plak | Birkaç virüs üreme devresi sonunda bitişik hücrelerin ölmesi veya erimesiyle hücre tabakasında meydana gelen yuvarlak ve açık renkli bölgeler. |
Plak Oluşturan Birim | Bir materyalde katı besiyeri kullanılarak faj (bakteriyofaj ; virüs) sayımı yapılırken kullanılan deyim. Böylece sayımı yapılan materyalde sayım yapılan ortamda toplam faj sayısı değil, bunlar arasında sadece gelişerek plak oluşturanların sayıldığı belirtilmiş olur. Kısaca pob/ml ya da pob/g olarak gösterilir. Türkçe kaynaklarda bu deyimin İngilizce’si olan Plague Forming Unit ‘in kısaltması olan pfu ‘ya da rastlanmaktadır. |
Pleomorfik | Farklı morfolojik şekillerde olabilen. |
Pleomorfizm | Yaşam döngülerinde en az iki ya da daha fazla form gösteren mikroorganizmalar. Bir dermatofitin konidi oluşturmasının durmasını tanımlamak için de kullanılır. |
Pneuomokok | Üst yolunum yollarında hastalık yapan bir bakteri. |
Pnömokok | Lanset veya mum alevi şeklinde diplokok.İnsanda ve diğer memelilerde zatürre hastalığına yol açan bakteri. |
Polar Flagella | Hücrenin bir ucundan çıkan tek ya da demet halinde flagella. |
Polihedral Virüsler | Kapsitleri düzenli 12 köşeli, 20 üçgen düzlemli, ikozahedral şeklinde, bakterilerde, çoğu bitki ve hayvanlarda görülen virüsler; adenovirüs, poliovirüs gibi. Polihedral virüsler. |
Popülasyon | Kantitatif karakterler gibi bazı değişkenlerin ölçülmesi için örneklerin alındığı çok sayıda bireylerden oluşan grup. Belirli bir bölgede yaşayan bir türün bireyleri. |
Poxviridae | Bazı hastalıklara neden olan, oldukça büyük, 200-300 nm çapında kompleks, tuğla şeklinde, çift iplikli DNA içeren kılıflı bir virüs familyası. |
Prevalans | Toplumda aynı süre içinde belli bir hastalığa tutulanların sayısı. |
Profaj (1) | DNA’sı konakçı bakterinin DNA’sıyla kaynaşıp kopyalanan enfeksiyon yapmayan,kararlı provirüs formu. |
Profaj (2) | Bazı durumlarda konakçı DNA’sıyla kaynaşmayan faj DNA’sı |
Prokaryot | Bakteri ve virüslerde olduğu gibi gerçek bir çekirdeğe sahip olmayan organizmalar. |
Proteaz | Protein parçalayan enzim |
Protein Miktarı Tayini ile Sayım | Standarda dayalı indirek bir sayım yöntemi. |
Proteolitik | Proteinleri parçalama yeteneğinde olan. Proteaz enzimi içeren mikroorganizma. |
Protist | Protista üyesi mikroorganizma. |
Protista | Tüm mikroorganizmaları içine alan alem. Daha sonar prokaryot ve ökaryot olanlar farklı alemlere ayrılmıştır. |
Protoplast | Hücre duvarı tümüyle uzaklaştırılmış bakteri hücresi. |
Protozoa | Tek hücreli, heterojenik bir mikroorganizma grubudur. Bazıları hayvan, bazıları da bitki hücresine benzerlik gösterirler. |
Provirüs | Konak hücre kromozomuna entegre olabilen virüs DNA’sı. Dölden döle bulaşıcı virüs meydana getirmeden taşınır. |
PSI | Pound square inch. pound/ inch kare olarak basıncı gösterir. Standart otoklavlamada kullanılan sıcaklık değeri 121 C ‘da basınç 15 psi ‘dir. |
Psikrofil | Serin (15 C altında) sıcaklıkları seven ve bu sıcaklıklarda optimum gelişen. Bazı mikrokoklar tipik psikrofil karakterli bakterilerdir. Psikrofil mikroorganizmalar ile ilgili çalışmalarda inkübasyon sıcaklığı genel olarak +7 C ‘dır. Ayrıca bakınız ; mezofil, termofil, ekstrem termofil, termolabil, termostabil, psikrotrof, termodurik. |
Psikrotrof | Aslen mezofil karakterli olduğu halde psikrofil sınırlarında da gelişebilen, soğuğa dayanıklı, psikrotolerant. Yersinia enterocolitica ve Listeria monocytogenes tipik psikrotrof bakterilerdir. Ayrıca bakınız ; psikrofil, mezofil, termofil, ekstrem termofil, termolabil, termostabil, termodurik |
Psöydopodya | Amipsi hareketi sağlamak üzere hücrede oluşturulan geçici çıkıntı, yalancı ayak. |
R
R plazmidi | Mikroorganizmanın antimikrobiyel maddelere dayanıklılığını sağlayan genleri içeren plazmit. Ayrıca bakınız; direnç faktörü. |
Radyoimmunoassay | Radyoaktif olarak işaretli özel antikorlar kullanılarak antikor veya antijenlerin aranması ve ölçülmesi için kullanılan çok hassas bir teknik. |
Readycult Enterococci Broth | Enterokokların araştırılmasında kullanılan besiyeri. |
Rekabet | Belli bir hayat kaynağı için iki organizma veya iki popülasyon arasında süren mücadele. |
Rekontaminasyon | Mikroorganizmalarından arındırılmış gıda ya da çevresel bir örneğin yeniden kontamine olması. |
Reovirüs | Solunum yol ve sindirim kanalı hücrelerinde yerleşen, her zaman hastalığa neden olmayan, kapsit oluştuğunda mRNA’ lar meydana getiren ve konukçu hücrenin sitoplazmasına gönderen, çift RNA ipliği olan, üzerinde örtüsü bulunmayan, ikozahedral şekilli bir hayvan virüsü. |
Reprodüktif | Çoğalabilen, çoğalma yeteneğinde olan |
Reseptör | Hücre içinde ya da üzerinde hormon, ilaç, virüs vb. nin özel olarak bağlandığı ve bazı hallerde özel bir hücre cevabının verilmesine yol açan veya bunların hücreye girmesini sağlayan, protein, glikoprotein ya da oligosakkaritlerden oluşan yer ya da yapı. |
Retroviridae | Lösemiye ve hayvanlarda tümörlere yol açan onkovirüslerin bulunduğu 100-120 nm çapında, ikozahedral kapsidli bir virüs familyası. |
Rezistan | Dirençli, dayanıklı. |
Rezistans | Direnç, mukavemet. |
Rezorbsiyon | Emilme. |
Rhabdoviridae | Kuduz ve bazı hayvan hastalıklarına neden olan, 70-180 nm büyüklüğünde tek iplikli RNA içeren, kılıflı, kılıf üzeri çıkıntılarla kaplı, uzun şekilli bir virüs familyası. |
Rhizobium | Baklagillerin köküne yerleşerek onlarla ortak yaşayan, baklagillerden besin maddesi alan ve buna karşılık olarak onlara havanın serbest azotunu fikse eden, Gram negatif, spor oluşturmayan, çubuk şeklinde bakteriler. |
RNA Tümör Virüsleri | Hayvanlarda tümörlere neden olan RNA virüsleri. |
RNA Virüsleri | Genetik materyal olarak RNA’ya sahip reoviridae, retroviridae familyasına mensup virüsler. |
S
Saccharomyces | Yaygın bir maya türü. Cinsin tipik türü S. cerevisiae ‘dır. |
Salmonella | Tifo, paratifo ve gastroenterit etmeni, Gram negatif, fakültatif anaerob çubuk şeklinde bakteri. |
Saprofit | Ölü dokular üzerinde beslenen organizma, çürükçül. |
Saprofitik | Patojen olmayan |
Sarcinia | Sarsinya formundaki bakteri cinsi. |
Sarmal Virüsleri | Uzun çubuk şeklinde, katı ya da esnek olabilen, silindir şeklindeki kapsit içinde sarmal uzanan nükleik asitleri bulunan virüsler. Ör: Tütün mozaik virüsü, bakteriyofaj M13 gibi. |
Sarsina | Bölündükten sonra balya şeklinde form gösteren yuvarlak bakteriler. |
Schizosaccharomyces | Yaygın bir maya türü. |
Seçilme Avantajı | Bir organizmaya yaşama ve üreme şansı veren herhangi bir karakter. |
Sendai Virüsü | Paramyxoviridae familyasından, virüs kılıfının hücre zarıyla birleşmesiyle hücreye giren ve hücrelerin birleşmesine neden olan, faal olmayan şekli somatik hücre hibritleri yapılmasında, hücrelerin birleşmesi için kullanılan, RNA kapsayan bir virüs. |
Sentral spor | Bakterilerde hücrenin ortasında (merkezde) bulunan spor. |
Sepsis | Bakteri veya bakteri toksinlerinin belli bir yerden kana geçmesi sonucu oluşan ateş ve titreme ile beliren durum. |
Serotip | Özellikle bakteri ve virüslerde, antijen karakterleri ile belirlenen türün alt tür kümesi. |
Sferoplast | Hücre duvarı kısmen uzaklaştırılmış bakteri hücresi. |
Shigella | Basilli dizanteri gibi pek çok hastalığın etmeni bakteri. |
Sınıf | İlgili takımlardan oluşan biyolojik grup. Sınıfı oluşturan kelime tes soneki ile biter. Örneğin Ascomycetes. |
Sigma Virüsü | Özellikle meyve sineklerinde hastalık yapan rhabdovirüs grubuna ait bir virüs. |
Siklopiazonikasit | Asp. flavus ve Pen. aurantiogriseum tarafından sentezlenen bir küf metaboliti. |
Simbiyos | İki farklı organizmanın her ikisi de yarar sağlayacak şekilde bir arada yaşaması. Tipik örneği biyolojik azot fiksasyonudur. Baklagillerle ortak yaşayan Rhizobium bakterileri havanın serbest azotunu bitkiye kazandırırken, bitkiden kendi gelişmeleri için gereken besin maddelerini sağlarlar. |
Simiyan Virüsü 40 (sv 40) | Papovirüsler grubuna giren, çift iplikli DNA içeren, çıplak, küçük, ikozahedral tip, onkogenik bir virüs. |
Sinerjik Etki | İki etkenin beraberce olan etkisinin, her ikisinin tek başına etkisinin toplamından daha fazla olması. |
Sinerjizm | İki mikroorganizmanın ortak yaşaması sonunda her ikisinin ayrı ayrı geliştiklerine oranla daha hızlı gelişmeleri, daha fazla metabolik ürün üretmeleri. Tipik örneği yoğurt oluşumudur, Yoğurt bakterileri ayrı ayrı olmak üzere sütü 10 – 12 saatte pıhtılaştırırken, yoğurt oluşumu 3 – 4 saat sürer, ayrıca beraber olduklarında daha fazla aroma maddesi vb. ürün üretirler. |
Singami | Morfolojik olarak benzer iki hücrenin birleşmesi ile olan ve tek hücrelilerde görülen bir üreme biçimi. |
Sitoloji | Hücre bilimi. |
Sitreoviridin | Gıdalarda görülen küf metaboliti. |
Sitrinin | Gıdalarda görülen küf metaboliti. |
SMAC Agar | Bakınız Sorbitol MacConkey Agar |
Somatik Hücre Sayımı | Süt hayvanlarında genel olarak mastitis göstergesi olmak üzere akyuvar ve epitel hücrelerinin sayımı. |
Sorbitol MacConkey Agar | E. coli O157:H7 serotipi aranmasında kullanılan bir besiyeri. |
Spor | Mikroorganizmalarda dış etkenlere karşı korunma ve/ veya çoğalma amacıyla oluşturulan yapılar. Bakterilerde her hücre tek spor oluşturduğu için sporlanma bakterilerde sadece korunma formudur. Funguslarda ise bir hücre içinde birden fazla sayıda spor oluştuğu için sporlanma bunlarda hem korunma hem de çoğalma formudur. |
Spor Boyama | Bakteri sporlarının boyanması için uygulanan yöntem. |
Sporlaşma | Spor oluşumu ve sporun serbest kalması, çevreye yayılması. |
Sporolactobacillus inulinus | Bacillus ve Clostridium cinsleri dışında endospor oluşturan istisna bakterilerden birisi. |
Sporosarcina | Bacillus ve Clostridium cinsleri dışında endospor oluşturan istisna bakterilerden birisi. |
spp. | “Türleri” anlamında kısaltma. Örneğin Salmonella spp. “Salmonella türleri anlamındadır. Alt türü kısaltması ile karıştırılır. |
Stafilokok | Bölündükten sonra ayrılmayıp, üzüm salkımı şeklinde kalan yuvarlak bakteriler. |
Stafilokokal | Staphylococcus cinsi ve özellikle S. aureus ile ilgili |
Staphylococcus | Micrococcaceae familyası bakteri cinsi. |
Staphylococcus aureus | Bazı gıdalarda bulunan ve hastalığa neden olan Gram pozitif, üzüm salkımı şeklinde yuvarlak bakteri. |
Starter Kültür | Gıda (örneğin yoğurt yapımı) ve kimya (örneğin sitrik asit eldesi) endüstrileri ile atık su arıtmak gibi doğrudan mikroorganizmaların kullanıldığı uygulamalarda kullanılan, özellikleri ve çoğu defa cins ve türleri belirli saf ya da karışık halde mikroorganizma kültürü. |
Sterigmatosistin | Başta Aspergillus versicolor olmak üzere çeşitli gıdalarda küfler tarafından oluşturulan toksik metabolit. |
Steril | Canlı mikroorganizmalardan ve virüslerden arındırılmış. |
Sterilizasyon | Bir ortamın her türlü mikroorganizmadan arındırılması için yapılan uygulama. Materyalin özelliğine göre Isıl işlem, kimyasal madde, filitrasyon, radyasyon vb. farklı şekillerde yapılabilir. |
Streptobasil | Bölündükten sonra ayrılmayıp, zincir formunda kalan çubuk şeklindeki bakteriler. |
Streptococcus | Streptokok formundaki bakteri cinsi. |
Streptokok | Bölündükten sonra ayrılmayıp, zincir formunda kalan yuvarlak bakteriler. |
Stümilasyon | Gelişmenin desteklenmesi, teşvik edilmesi. |
Stümilatör | Gelişmeyi destekleyici, teşvik edici. |
Stümülasyon | Gelişmenin desteklenmesi. |
Stümülatör | Gelişmeyi destekleyici. |
Subterminal spor | Bakterilerde hücrenin ortası ile ucu arasında bulunan spor. |
Suş | Tümü tek bir hücreden oluşmuş mikroorganizma. Klon. |
Süspansiyon | Katı bir maddenin parçacıklarının sıvı ya da yine katı bir madde içinde, onun parçacıkları ile erimeksizin karışması. Süspansiyonda dağılma fazı ve dağılan faz olmak üzere iki faz vardır. |
Ş
Şapkalı Mantar | Basidiomycetes sınıfı üyesi ve bazı türleri insanlar için zehirli, bazı türleri de insanlar tarafından tüketilen, fungi alemine adını veren organizma |
Ş
Şapkalı Mantar | Basidiomycetes sınıfı üyesi ve bazı türleri insanlar için zehirli, bazı türleri de insanlar tarafından tüketilen, fungi alemine adını veren organizma |
T
T Fajları | T1, T2, T4, T6, T7 gibi tipleri olan, çeşitli özellikler ve değişik sayıda nükleotidlere sahip bakteri virüsleri. |
T1 Bakteriyofajı | T bakteriyofaj grubundan bir virüs. |
T2 Bakteriyofajı | Nükleik asidi DNA olan, morfolojik ve genetik olarak T4 ve T6 virüslerine benzeyen, büyük bir bakteri virüsü. |
T4 Bakteriyofajı | Morfolojik ve genetik olarak T2 ve T4 virüsuna benzeyen, 120 milyon molekül ağırlığına ve 166000 baz çiftlik çift heliks DNA’ya sahip, bir baş, başa boyunla bağlı bir kuyruk ve kuyruğa bağlı altı telden oluşan kuyruk tellerinin bulunduğu bir kaide kısmı ekli olan, başta DNA molekülünün çevresini 80000 molekül ağırlığında protein birimleri çeviren bir bakteri virüsü. |
T4 DNA Ligaz | Çift iplikli DNA’da oluşan boşlukları kapatan, T4 fajının kodladığı bir enzim. |
T4 DNA Polimeraz | T4 fajı tarafından kodlanan 5′-3′ ve 3′-5′ yönünde DNA sentezi yapan bir enzim. |
T6 Bakteriyofajı | T bakteriyofaj gurubundan, T2 ve T4’e hem morfolojik hem de genetik olarak benzeyen bir virüs. |
T7 Bakteriyofajı | Lineer DNA’sı olan bir bakteri virüsu. |
Takım | İlgili familyalardan oluşan biyolojik grup. Takımı oluşturan kelime ales soneki ile biter. Örneğin Mucorales. |
Taksi | Bir uyarıcıya doğru (pozitif) ya da ondan uzağa (negatif) olan hareket. |
Tenya | Barsak paraziti, şerit, yassı solucan. |
Terminal spor | Bakterilerde hücrenin ucunda bulunan spor. |
Termoasidofilik | Optimum olarak yüksek sıcaklık ve asidik ortamlarda gelişebilen. Alicyclobacillus acidocaldarius tipik bir termofilik asidofilik bakteridir. |
Termodurik | Aslen mezofil karakterli olmakla beraber termofil sınırlarında da gelişebilen, sıcağa dayanıklı, termotolerant. Streptococcus thermophilus tipik bir termodurik bakteridir. Ayrıca bakınız ; psikrofil, mezofil, termofil, ekstrem termofil, termolabil, termostabil, psikrotrof |
Termofil | Yüksek sıcaklıkları (45 C üzeri) seven. Bacillus stearothermophilus tipik bir termofil bakteridir. Termofil mikroorganizmalar ile ilgili çalışmalarda inkübasyon sıcaklığı genel olarak 55-60 oC ‘dır. Ayrıca bakınız ; psikrofil, mezofil, ekstrem termofil, termolabil, termostabil, psikrotrof, termodurik. |
Termolabil | Sıcaklık değişimlerine duyarlı. Ayrıca bakınız ; psikrofil, mezofil, termofil, ekstrem termofil, termostabil, psikrotrof, termodurik |
Termostabil | Sıcaklık değişimlerine dirençli, termotolerant. Yersinia enterocolitica 0- 44 C gibi geniş bir sıcaklık sınırında gelişebilir. Ayrıca bakınız ; psikrofil, mezofil, termofil, ekstrem termofil, termolabil, psikrotrof, termodurik |
Termotolerant | Termostabil ve termodurik karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bununla beraber, bu iki deyimin farklı anlamda olduğuna dikkat edilmelidir. Ayrıca bakınız; termostabil, termodurik. |
Ters Mikroskop | Normal ışık mikroskobu yapısında, ancak objektifleri bir mikroskop tablası altına yerleştirilmiş, özellikle bir cam kap içinde geliştirilmiş hücre kültürlerini incelemeye elverişli bir mikroskop. |
Tespit (1) | Mikroorganizma kültürlerinin mikroskobik incelemesinde kültürün suyunun uzaklaştırılarak lama yapıştırılması işlemi, fiksasyon. Termal ya da kimyasal olarak aseton, alkoller vb. gibi maddeler kullanılarak yapılır. |
Tespit (2) | Işık mikroskobu ya da elektron mikroskobunda incelemek üzere canlıdan alınan parçaların daha sonra çürüme ve bozulmasını engellemek ve canlı hallerine en yakın şekliyle korumak için Bouin, Zenker, ozmiyum tetroksit vb. gibi tespit sıvıları (fiksatif) ile muamele etmek. Fiksasyon. |
Tetanos | Clostridium tetani tarafından oluşturulan hastalık. |
Tetracoccus | Tetrat formundaki bakteri cinsi. |
Tetrat | Bölündükten sonra dörtlü halde kalan yuvarlak bakteriler. |
Thoma Lamı | Gıda mikrobiyolojisinde maya, klinik mikrobiyolojide kan ve sperm sayımı için mikroskopta kullanılan özel bir lam. |
Ticari Sterilizasyon | Gıda endüstrisinde uygulanan bir yöntemdir. Örneğin salça üretiminde mutlak sterilizasyona gerek yoktur. Salça içinde salçanın asit ortamında çimlenerek salçayı bozması beklenmeyecek az sayıda sporlu bakteri kalabilir. |
Tifo | Salmonella typhi tarafından meydana getirilen hastalık. |
Tifoid | Tifoya benzeyen. |
Tindelizasyon | Ardışık ısıl işlem uygulaması ile yapılan sterilizasyon. Ayrıntılı bilgi için tıklayın |
Titre | Bir materyalde bulunan antikor ya da toksin gibi bir maddenin halen belirlenebilen en üst seyreltinin tersi. Örneğin, serumda toksin halen 1/64 seyreltide belirlenebiliyorsa ve bu toksinin belirlenebildiği en üst seyrelti bu ise, o serumdaki toksinin titresi 64 (1/ (1/64)) olarak verilir. |
Togaviridae | Eklem bacaklı hayvanlarla insanlara geçen ve hastalıklara neden olan, 60-70 nm çapında, tek iplikli RNA içeren (pozitif iplikli), kapsidi ikozahedral şekilli, kılıflı bir virüs familyası. |
Tomurcuklanma | Mayalarda bir çoğalma şekli. Maya hücresinden tomurcuk şeklinde bir çıkıntı oluşur, zamanla bu ergin bir hücre büyüklüğüne gelir, Hücre bölünmesi gerçekleştikten sonra arada zar oluşarak 2 yeni hücre meydana gelmiş olur. |
Transdüksiyon | Bir mikroorganizmadan diğerine bir bakteriyofaj ya da virüs aracılığı ile gen aktarılması. |
Tüberküloz | Mycobacterium tuberculosis tarafından oluşturulan hastalık. Verem. |
Tür | Mikrobiyolojide, yakın akraba olan suşların diğer bütün suşlardan yeterli fark |
Tütün Mozayık Virüsü | Tütün bitkisinin hücrelerinde üreyen, kapsidi 2150 kadar benzer proteinden yapılmış olan ve RNA molekülünü saran, 6000 nükleotitten oluşan heliks şeklinde bir RNA’sı bulunan bir virüs. |
U
Uçuk virüsü | İnsanlarda bazı hastalıklara neden olan, 151-200 nm büyüklüğünde, çift iplikli DNA içeren, kılıflı, kapsidi ikozahedral şekilli bir virüs familyası. Epstein Barr virüsü ve uçuk virüsü (Herpes simplex) gibi. |
Ultramikrotom | Elektron mikroskobunda incelemek üzere özel olarak hazırlanmış örneklerden 200-1000 Angström kalınlığında kesitler almaya yarayan bir alet. |
Ultrasantrifüj | Solüsyon içindeki protein, nükleik asit gibi makromoleküllerin ayrılmasında, hatta plazmit DNA, mitokondriyel DNA veya kromozomal DNA olarak ayrılmasında kullanılan yüksek devirli santrifüj. |
Ultraviyole | Dalga boyu 200-400 nm arası olan mor ötesi ışınlar. |
V
Vankomisin | Hücre duvarının sentezini engelleyen bir antibiyotik. |
Varyasyon (1) | Bazı karakterler bakımından farklı olma, ortalama durumdan sapma. |
Varyasyon (2) | Esas tür tipine göre belirli karakterlerde görülen ayrılık. |
Varyete | Ait olduğu türden küçük farklarla ayrılan birey. |
Vejetatif Hif | Besiyeri ya da doğal ortamda besin maddelerinin alınacağı ortamın derinliklerine doğru giden hifler. Bu hifler sadece beslenmeden sorumludurlar. Besin maddelerini aeriyal (fertil) hiflere ileterek çoğalmaya ve gelişmeye destek olurlar. Ayrıca bakınız; aeriyal hif. |
Virülans Plazmitler | Patojen mikroorganizmalarda bulunan ve girdiği konakçıda hastalık meydana getirmeyi sağlayan plazmidler. |
Virülant Faj | Konak bakterinin parçalanmasına neden olan faj. |
Virüs | Bir protein kılıf ve nükleik asit olarak tek ya da çift iplikli, düz ya da halkasal DNA ya da RNA’dan oluşan, inflüenza virüsü gibi bazı virüslerde nükleik asidi birkaç parçadan oluşabilen, bazılarında protein kılıfın dışında zardan oluşan düz ya da üzerinde çıkıntılar bulunan bir kılıfları olan, hastalık yapıcı, bakterilerden daha küçük, yaşamak için bir başka hücrenin içine girmek zorunda olan ve ancak elektron mikroskobunda görülebilen zorunlu parazitler. Nükleik asidi DNA ya da RNA oluşuna göre, morfolojilerine ve kılıf bulunup bulunmadığına göre gruplara ve alt gruplara ayrılırlar. Helikal virüsler, çok şekilli virüsler, kılıflı virüsler, kompleks virüsler, tek iplikli DNA virüsleri, çift iplikli DNA virüsleri, tek iplikli RNA virüsleri, tek iplikli ve kılıflı RNA virüsleri gibi. |
Virüs Grupları | Nükleik asit tipine, morfolojilerine, kılıf bulunup bulunmayışına göre virüslerin guruplara ayrılması. Tek iplikli DNA virüsleri, çift iplikli DNA virüsleri,tek iplikli RNA virüsleri, tek iplikli ve kılıflı RNA virüsleri gibi. |
Virüs Kılıfı | Bazı virüslerin kapsidini çevreleyen, konakçı hücrenin plazma zarından virüs ayrılırken üzerini saran ya da virüs nükleik asitlerince şifrelenerek konakçının maddelerinden sentezlenen, bazen üzerlerinde glukoprotein komplekslerinin oluşturduğu çivi gibi çıkıntılar bulunan ve virüs tanımlanmasında kullanılan, lipit, protein ve karbohidratlardan oluşan yapı. |
Virüs Reseptörü | Konak hücre zarında virüslerin tutundukları, nöraminik asit kapsayan ve böylece virüslerin hücre içine geçmelerine yardımcı olan bölge. |
Y
Yara Tümör Virüsü | Çok çeşitli bitkilerin hastalanmasına neden olan çift iplikli RNA içeren bir bitki virüsü. |
Yayma Yöntemi ile Koloni Sayımı | Petri kutusuna önce agarlı besiyeri dökülüp katılaştıktan sonra sayım yapılacak örnekten 0,1 ml aktarılıp, Drigalski spatülü ile yayılması ile yapılan sayım. |
Yersinia enterocolitica | Yersinyosis hastalığına neden olan bakteri. |
Yeşil (Sülfür) Bakterileri | Klorozom, bakteriyoklorofil ve gerçek klorofil içeren anoksijenik fototrof bakteriler. |
Yumurta Sarısı – Tellurit Emülsiyonu | Genellikle Staphylococcus aureus aranması / sayılması sırasında lesitinaz aktivitesinin belirlenmesi için kullanılan besiyeri katkısı. |
Yumurta Sarısı Emülsiyonu | Genellikle Bacillus cereus aranması / sayılması sırasında lesitinaz aktivitesinin belirlenmesi için kullanılan besiyeri katkısı. |
Z
Z Değeri | Isıl işlemde D değerinde 1 logaritma birimi değişiklik için sıcaklıkta ne kadar değişme olması gerektiğini gösteren değer. Ayrıntılı bilgi için tıklayın |
Zar (1) | Hücre içi organelleri saran kılıf. Membran. |
Zar (2) | Hücre zarı. |
Zar (3) | Bir dokuyu saran ince tabaka. |
Zar (4) | Dokunun çeşitli tabakalarını ayıran kat. |
Zenginleştirme | Bir ortamdan bir mikroorganizmayı izole etmek için selektif olan ya da olmayan besiyeri ve o mikroorganizmanın gelişebileceği sınırlar içinde kalmak kaydı ile inkübasyon koşullarının sağlanması. Bu işlem sırasında izole edilmek istenen mikroorganizma yanında çoğu kere refakatçi mikroorganizmalar da gelişir. Zenginleştirmede kullanılan besiyerinin genel ya da selektif olmasına göre bu işlem sırası ile ön zenginleştirme ve selektif zenginleştirme olarak tanımlanır. |
Zigospor | Bazı alg ve mantarlarda dişi ve erkek eşey hücresinin birleşmesiyle oluşan kalın duvarlı hücre, bir zigot. |
Zona | Etkeni su çiçeğine de yol açan virüs hastalığı. Herpes zoster virüsü. |
Zoospor | Tek hücreliler, algler ve funguslarda görülen hareketli eşeysiz spor. |
Zor Gelişenler | Normal besiyerlerinde gelişemeyen, gelişmeleri için ilave besin maddelerine gerek duyanlar. Bunlar genellikle klinik mikrobiyoloji izolatları olup, gelişmeleri için çoğu kez kan gibi biyolojik ve zengin besin kaynaklarının besiyerine ilavesi ile gelişebilirler. Neisseria cinsi bakteriler bunlara tipik bir örnektir. İngilizce karşılığı olan Fastidious olarak da anılırlar. |
Tekil - Çoğul Listesi
TEKİL | ÇOĞUL |
Adiaconidium | Adiaconidia |
Aleurioconidium | Aleurioconidia |
Alga | Algae |
Ameba | Amoebae |
Amoeba | Amoebae |
Annelloconidium | Annelloconidia |
Antheridium | Antheridia |
Apex | Apices |
Ascus | Asci |
Basidium | Basidia |
Cilium | Cilia |
Coccobacillus | Coccobacilli |
Coccus | Cocci |
Conidium | Conidia |
Coremium | Coremia |
Dictyoconidium | Dictyoconidia |
Flagellum | Flagella |
Fungus | Fungi |
Genus | Genera |
Gymnothecium | Gymnothecia |
Macroconidium | Macroconidia |
Medium | Media |
Merosporangium | Merosporangia |
Microconidium | Microconidia |
Mitochondrion | Mitochondria |
Mycelium | Mycelia |
Mycosis | Mycoses |
Phialoconidium | Phialoconidia |
Protozoon | Protozoa |
Pseudohypha | Pseudohyphae |
Pseudopodium | Pseudopodia |
Pycnidium | Pycnidia |
Scolex | Scolices |
Scutulum | Scutulum |
Septum | Septa |
Sequela | Sequelae |
Spirillum | Spirilli |
Taxon | Taxa |
Viscus | Viscera |
Zoonosis | Zoonoses |
Faydalı bir içerik olmuş. Teşekkür ediyor ve Mikrobiyoloji Sözlüğü 2021’e bir ekleme de ben yapıyorum.
Winogradsky sütun: Çeşitli bakterilerin geliştiği bir su ortamını taklit etmek için çamurla doldurulmuş ve su ile kaplanmış bir cam sütun. (Brock Biyolojisi Mikroorganizmalar)
Besin açısından zengin bir gölde bulunanlara benzer koşullar altında mikroorganizmaların büyümesine izin veren, anoksik alt bölgeye ve anoksik üst bölgeye sahip bir cam sütun. (Prescott’un Mikrobiyolojisi)
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.